Instagram platformunun en çok merak edilen ve aranan yüzlerden birisi olan, ayrıca paylaştığı makyaj fotoğrafları ile adından sıkça söz ettiren make up artist Can Dilekçi ile hakkında merak edilenleri sohbet etme imkanı bulduk. Yakışıklı fenomenin Instagram üzerinde zaman zaman kız kardeşi Ecem Bade Dilekçi ile paylaştığı videolar takipçileri tarafından oldukça seviliyor. İddialı pozlarını Instagram üzerinden paylaşması üzerine beğeni yağmuruna tutulan Can Dilekçi ile harika bir röportaj gerçekleştirdik. Can Dilekçi’nin burcu ne? Aslen nereli?
17 yaşındayım.
Yay burcuyum.
25 Kasım 2004 doğumluyum.
Kastamonu’da yaşıyorum.
1.65 boyundayım.
45 kiloyum.
Takım tutmuyorum.
14 yaşımdan beri yaptığım sanatsal makyajları, sosyal medya üzerinden yayınlayarak fenomen oldum.
Güzel Sanatlar Lisesi- Resim bölümünde 11. sınıf öğrencisiyim.
Makyaj yapmak benim için aslında hobi değil. İş olarak gördüğüm bir şey. Hobilerim arasında alışveriş yapmak bulunuyor. Fobi olarak ise, köpeklerden korkarım.
İleriye dönük olarak, Influencerlik üzerinden ilerlemeyi düşünüyorum ama güzel teklifler gelirse de değerlendiririm tabii ki.
Fenomen olmak değil ama sürdürmek gerçekten çok zor diye düşünüyorum.
Çok değerli ve çok çok sevdiğim birkaç makyaj artist var. Sanırım en sevdiğim şeklinde söyleyemem.
Çoğu makyajımın büyük bir kısmında göz farklarını kullandığım için, göz farları benim kurtarıcım ve best makyaj malzemelerim diyebilirim.
Makyaj artisti olmaya ve sosyal medyada görünürlük sağlamaya çalışanlara önerilerim, yeterince iyi olmadıkları kısım üzerinde çalışmaları. Örneğin ben eyeliner konusunda televizyon izlerken bile üst üste eyeliner çekip silip tekrar tekrar deneyerek pratik yapıyordum. Makyajlarıma ilk olarak suluboya ile başladım ve uzun süre o şekilde devam ettim. Tabii bu süreçte hiçbir çekim ekipmanım da yoktu. En önemli şey ”Elimde imkan yok.” tarzı bahanelere sığınmaksızın istediğimiz alanda çabalamak. Bu sadece makyaj ya da sosyal medya için değil, her ama her alanda kesinlikle geçerli. Ekipmanım ya da makyaj malzemelerim yok diye sızlanıp bir yerden başlamasaydım eğer, sahip olduğum hiçbir imkanım şu an elimde olmazdı. Tabii en en önemlisi, yaptığınız şeyle ilgili kimsenin dediği kötü şeyleri önemsemeden istediğiniz şeye devam etmek. Samimiyetle ve cidden daha iyi olmamız için yapılan öneriler de kişinin bilgi ve tecrübe alanıysa umursanmalı. Bilgi ve tecrübe olmadan yapılan ”İyi öneriler” de bizi verimsiz bir şekilde yönlendirebilir. Araştırıp, öğrenip, aynı zamanda bilgili ve tecrübeli kişilerden aldığımız önerilere göre ve tabii kendi doğrumuza göre ilerlemeliyiz. Bu hayatı biz yaşayacağız, başka biri değil. Hayat başkalarının hayallerini yada baikalarının doğrularını yaşabileceğimiz kadar uzun değil . Kimseye zarar vermediğimiz sürece tek doğru kendi doğrumuz diye düşünüyorum ben.
En sevdigim renk sanırım kırmızı.
Unutamadığım bir çocukluk anım yok.
Yorumlar
Loading…