Yıkılan binalara ilişkin müteahhitlerin ve varsa diğer sorumluların (fenni mesul, malikler) cezai ve hukuki sorumluluklarının doğması, söz konusu binaların hukuki normlara tam uygun şekilde yapılmamış olmasına bağlıdır.
Binanın inşa edilmesinden sonra ise fenni şartlarına zarar verecek aykırılıkların meydana getirilmiş olması ise ayrı bir sorumluluğu gündeme getirmektedir. Deprem neticesinde meydana gelen zarardan müteahhidin ve ilgililerin sorumluluğu ancak kusurları oranında söz konusu olur sorumlular belirlenecektir.
Yapı denetim kuruluşlarının da hem kasten gerçekleştirilen fiillerden hem de ihmalen oluşan neticeden sorumlulukları söz konusudur.
Yapı denetim kuruluşları bakımından bir yapı için denetim faaliyeti sırasında gerekli özen ve dikkatin gösterilmemesi görevi kötüye kullanma suçunu, bir yapının ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapılması imar kirliliğine neden olma suçunu, idareye ibraz edilen belgelerle yapının somut hali arasında fark olması da resmi belgede sahtecilik suçunun doğmasına sebep olacaktır.
Binanın hukuki mevzuata uygun inşa edilmesine rağmen, sonradan yapılan müdahaleler ile yapıya zarar verecek müdahalelerin gerçekleştirilmesi (örneğin iş yeri tadilatı sırasında taşıyıcı kolonların kesilmesi) de şayet binanın yıkılmasına katkı sağlamışsa ceza sorumluluğunu gündeme getirecektir. Bu durum, binanın yapımı sırasındaki kusurla birleşirse, her sorumlu meydana gelen neticeden kusuru oranında sorumlu olacaktır.
Tüm bu bilgiler ışığında, deprem sonucunda binalarda meydana gelen zarar ve yıkım sebebiyle yaşanan can kaybı ve yaralanmaların mücbir sebep kapsamında değerlendirilmesi de söz konusu değildir.
Bu itibarla depremden sonra yıkılan binalarda meydana gelen ölüm ve yaralanma olaylarında “taksirle öldürme veya taksirle yaralama” suçları söz konusu olur. Bu suç da TCK madde 85 kapsamında düzenlenmiştir. Madde 85 uyarınca; “(1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.(2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile sınırlandırılır.
Son olarak depremin meydana gelmesi ile binanın yapım tarihi arasında oldukça uzun bir zaman farkının olması söz konusu olduğunda zamanaşımı sebebiyle sorumluların akıbetlerinin nasıl olacağı konusu da oldukça mühimdir. Bu konu ile ilgili Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2001/ 2636 E., 2001/ 2900 K., 19.11.2001 tarihli içtihadında “Deprem nedeniyle bina yıkılmasında suç tarihi, binanın yıkıldığı tarihtir” diyerek zamanaşımı konusuna açıklık getirmiştir.
Numune alındıktan sonra boşluklar o şekilde kalmıyor. Statik açıdan bakıldığı zaman oradan küçük de olsa bir parça alınmış oluyor fakat bu binamızın ölçülüp bizim bu binanın altında kalacak can kaybını önlemek açısından belki de çok noktasal bir risk olarak düşünebiliriz.
Yani bu yüzden insanlar binalarından karot numunesi alınmasından çekinmesin. Bu tarz bir magazinsel çevre var. Yapı elemanı, kolonlar zayıflayacak gibi söylemler var.
Yapınızı almadan önce araştırın ve jeofizik yani zemin etüdü ölçümlerini görün. Muhakkak danışın.
Yorumlar
Loading…