Ala Tokel corona virüsü sebebiyle eve kapandı. Evde sıkıldığını anlatan Ala Tokel, karantina döneminde yaptıkları ve yapamadıklarıyla alakalı soru cevap videosu çekti. Ala Tokel makyaj stüdyosunun kapalı olduğunu ve çalışanlarının da corona virüsü sebebiyle karantina sürecinde evde olduğunu, iş sürecinin nasıl şekilleneceği konusunda henüz netleşmiş bir şey olmadığını söyledi. Nasıl para kazanacağız, nereye kadar böyle gidecek diye aklında sorular olduğunu anlattı.
Karantina sürecinde dizi ve film tavsiyeleri yapmak veya yapılacak aktiviteler listesi hazırlayan birçok kişi gibi videolar çekmek istemediğini fakat bu süreçte çok fazla sıkılmamak için her şeyi yapmaya hazır olduğunu söyledi. Yapılmış olanı yapmamak gibi bir takıntısı olmadığını belirtti. Ala Tokel’in kendine has sevdiği şeyleri paylaşacağı bir video hazırladığını söyledi.
Ahmet Aksöz ile sevgili olan Ala Tokel eve kapanmanın gerginliğini yaşadığını anlattı. Evde yapılacak çok fazla aktivite olmamasından yakınan ve evde çok sıkıldığını anlattı. Ahmet’in gecenin geç saatlerinde trüflü makarna hazırlayarak hepsini bitirmesinden yakındı. Gelen misafirlere gıdım gıdım verdiğim trüflü makarnayı bir gecede bitirdi diye serzenişte bulundu. Karantina sebebiyle gergin olduğu için bu duruma sinirlendiğini anlattı. Aynı evin içinde sürekli vakit geçirmek zorunda kaldığı için gergin olduğunu anlattı. Emine Beder gibi evin içinde sürekli yemek yaptığını söyledi. Ayrıca nakış yapmaya başladığını da söyledi. İşler çığırından çıktı dedi.
Annemi çok özledim dedi. Benim için bu çok zor bir dönem dedi.
Ala Tokel, karantina döneminde eve kapanması sebebiyle takipçilerinden gelen sorulara yanıt vermek için hazırladığı videoda seçilen sorulara yanıt verdi.
En çok sorulan sorulardan biri bu. Kayra’ya ne oldu. Kayra nerede? Ahmet’in doğum gününde de göremediniz. Kayra aslında Ankara’da askerde. Ankara’da askerlik yaptığı için Kayra’yı göremiyorsunuz. Yaklaşık iki haftası kaldı. İki hafta sonra dönecek ama Ankara’da mı yoksa İstanbul’da mı kalacak bilmiyorum. Karantina döneminde ne yapacağını bilemiyorum.
Bu soru muhtemelen benim saç boyama videomla alakalı. Buna da çok fazla yorum gelmiş. Kendi başıma saçlarımı boyamıştım. Saçlarımı kendim boyadığım için uzun süredir boyamamıştım ve yeniden boyayınca bu farkı ben gördüm ama muhtemelen siz fark edemediniz. Işıktan çok fark edemiyor olabilirsiniz ama saçlarım şuan eski halinden çok daha koyu.
Uzun zamandır size bu tür konularda açılmamıştım ama sosyal medyada kendi küçük çemberimde, çok fazla büyük kitlelere hitap etmiyor olsam da gerçekten linç yemeye meyilli biriyim. Linç yiyen ve daimi olarak hareketleri ile yargılanan biriyim. Buna şu şekilde örnek vereyim; Bir sürü Influencerarkadaşımı takip ediyorum. Baktığın zaman bu denmez dediğim konularda yorumlara bakıyorum güllük gülistanlık. Hiç kimse o linç konusunu görmüyor bile. Linç radarım o kadar açık ki en küçük detaydan linç yemeye meyilliyim. Amerika videosunda aldığım mumları uygun bir fiyata aldığım için o kadar mutlu olmuştum ki bir çok videoda bu konuyu dile getirmiştim. Sık sık anlattığım için de anımsanacağını düşündüm. Bir quiz gibi takipçilerime bunu sorayım dedim. Bir kısmı doğru cevaplarken bir kısmı da farklı videolarla karıştırmış. Olayı şuraya bağlayacağım; Twitter’da bir kız bu konuyu almış takipçilerine “kıza bak takipçilerine vlogu izliyor mu diye quiz yapıp benim storymi koymuş. 30 bin fav almış. 30 bin! Normalde 300-400 fav alıyor içerikleri. Fakat konu ben olunca 30 bin fav alabilmiş. Beni linç etmeye zemin hazırladığı için bu kadar etki ortaya koymuş. Gelen çirkin yorumlar beni rahatsız ediyor. Bu tür durumlarda ister istemez içeriklere gelen yorumlara bakıyorsunuz. İlerleyen süreçte elimdeki kanıtlarıyla bu konuda video çekeceğim. Gelen içeriklere ait yorumları görüp kayıtsız kalamıyorum. Gelen kötü yorumlara aynı üslupla yanıt verince de kaba olarak nitelendiriliyorum. Fakat insanlar nasıl tepki alacağını bilmediği birine böyle mesajlar atmamalı. Bu tür yorumlar görünce modum düşüyor. Ne demiş olabilirim de böyle bir antipati besliyor olabilirler diye düşünüyorum. Oysa insanların seni sevmesi veya sevmemesi için bir sebep gerekmiyor. Sevenlerin de bir sebebi yok sevmeyenlerin de bir sebep göstermesine gerek yok. Sırf sevmediği için de yorumlarda böyle saldırgan olabiliyorlar. Bu yorumlar da bazen gerçekten hayatımı etkileyebiliyor. Ahmet ve Kayra on yıllık geçmişleri sebebiyle bu tür konuları artık takmamayı öğrenmişler fakat ben henüz o seviyeye gelemedim. Modumun düşmesine sebep olan yorumların üzerine gelen birkaç iyi yorum beni tekrar toparlıyor. O yüzden iyi şeylere odaklanmakta fayda var.
Biz en son amerikaya gittik. Onda da 15 şubatta Türkiye’ye geri döndük.
Bir çocuğum olursa çok fazla geleneksel isim koymak isterdim. Kızım olursa adını Ayşe oğlum olursa adını Ali gibi bir şey koymak isterdim.Benimki gibi egzantirik bir isim koyacağımı sanmıyorum. Annem diretebilir ama ben biraz daha gelenekselciyim.
Spotify’da keşfedilmemiş müzikleri arıyorum. Bulduğum 10-15 şarkıdan biri de Sefo’ya aitti. Çok az bir dinlenme sayısı vardı. Fakat şarkısı mükemmeldi. Bana kalırsa çok eğlenceliydi. Sefo’da bence çok yetenekli. Gerçekten benim keyifle dinlediğim biri. Ben onu arkadaşım olarak değil de iyi müzik yapan bir sanatçı olarak dinliyorum. Spotify’da playliste ekleyince teşekkür mesajı attı. Daha sonra da Ahmet, Sefo ve ben buluştuk ve tanıştık. Derdi ne’ye klip çekmen lazım falan diye söyledik. Derdi ne’ye klip çekti biz de klipte oynadık derken biz Sefo ile yakın arkadaş olduk. Hatta çok yakın arkadaş olduk. Her gün görüşüyor konuşuyoruz.
Her zaman. Her zaman yeni kapılar açıldı. Dibi gördükten sonra daha aşağı inemezsiniz zaten. Dibi gördükten sonra artık yukarı çıkabilirsin. O yüzden dibi gördüğün zaman beklemelisin. Dibi gördüğün zaman illa ki güzel bir şey olacak, inanın. Çok fazla öyle zamanlarım oldu. İlk dönemlerde, özellikle stüdyoya çevirmeye çalıştığım zamanlarda oldu. Benim boşandıktan sonra ilk birkaç ayım çok sıkıntılı geçti. Yani, nasıl diyeyim. Kendimi çok yalnız hissediyordum. Özellikle kağıt üzerindeki işleri hep ona danışarak yaptığım için çok zor oldu. Bir anda böyle çok çıplak kalmıştım. Ne yapacağımı bilmiyordum. Yani, böyle dibi gördüğüm zamanlar oldu. Kendi stüdyomun halılarında ağladığımı biliyorum. Çok ağladığım oldu. Çok dibi gördüğüm oldu. Ama ne oldu? Çıktım yani. En dibi gördüğünde bile çıkıyorsun yukarı. Bende çıktım.
Yani kendine makyaj yapmakla makyaj stüdyosu açmak arasında fark var. Makyaj stüdyosu açtım. Ama bu işi bilenlere yaptırdım. Bu işi bilenlerine yaptırıyor herkes zaten. Ben bildiğimi iddia ederek burda durmuyorum zaten. Ben işin yöneticisiyim. Makyajı da tırnağı da ne işlem varsa bilen kişiler yapıyor zaten. Ben yapmıyorum. İşi bilen kişiler yapıyor zaten.
Bu benim en korktuğum ve en üzüldüğüm şeylerden bir tanesi. Kıskançlık demeyeyim de biraz daha senin iyiliğini düşünmeyen arkadaş ya da senin mutluluğunla mutlu olmayan arkadaş ya da başarımla mutlu olmayan arkadaş ya da seni hiçbir konuda desteklemeyen arkadaş. Bunlar hep en korktuğum ve beni en sinirlendiren şeyler. Muhtemelen en yakın arkadaşlarım zaten böyle bir şey yapmaz. O yüzden bu soruyu geçiyorum.
Bende soru-cevap videosundan sonra aşk gurusu kesildim. Herkes bana Ala bunu nasıl aştın ve bunu nasıl atlattın diye soruyor. Allah aşkına, ayrılık acısı çekerken ya da burada ağlarken size video çekmedim. Nasıl atlattım? Ben de acı çektim. Sanki acayip ayaklandım da hemen bir anda güçlendim. İnanılmaz derecede güçlü bir kadın oldum. Her insanın kendine göre bir baş etme yöntemi var. Bu çevrimiçi bakma olayını bende yaptım. Hatta bir tane uygulama var. Netwa diye bir uygulama var. Yalnız bu uygulamanın ücretli olması lazım. Bakın şöyle göstereyim size. Buraya numarasını yazıyorsunuz. Kişinin son görülmesi kapalı olsa bile ne zaman Whatsapp’a girdiği ve ne kadar süre çevrimiçi olduğu görünüyor. Bakın, ben o kadar ruh hastasıydım. Ama artık şu an yok. Yaklaşık iki senedir falan yok sanıyorum. Bu, sadece beni yıpratıyormuş. Bunu anladım. Kimsenin online olup olmadığına bakmıyorum. Zaten artık erkek arkadaşım var. Genel olarak, bir kavganın ortasındaysam ya da çok sinirliysem bana bir şeyler yazılmasını bekliyorum tabii.
Yani değilim. Hiç değilim. Kendimi tatmin etmeyi seviyorum biraz. Öyle çok iyi yapmıyorum. Bulgur pilavını iyi yaptıysam mutlu oluyorum ama o bulgur pilavını yapma aşamasını sevmiyorum açıkçası. Şu anda mecburiyetten de yapıyorum biraz. Ama yavaş yavaş alıştım sanırım. Sanırım iyi gidiyorum. Evi daha diş fırçalarıyla temizlemeye başlamadım ama yakında sanırım başlayacağım. O yüzümü de zaten yakında Youtube’da göreceksiniz.
Sena, Alanya’ya taşındığı için maalesef görüşemiyoruz. Minik kuşumla dediğim de iki metre. Görüşürseniz benden selam söyleyin.
Yani, şöyle aslında dönüm noktasından ziyade şöyle bahsedebilirim. Birincisi, kesinlikle bir işin olacağı varsa birisine anlattığında kesinlikle olmuyor. Kesinlikle bir işten çok heyecanlı bir şekilde bahsettiğimde, asla senin kadar mutlu olan nadir insan çıkıyor. O yüzden de, nazara inandığım için böyle şeyleri konuşmamakta fayda var. Onun dışında ben şu sektöre girdiğimden beri yani şu makyaj stüdyosu işine başladığımdan beri bildiğim tek bir şey var. Kadın, kadının en büyük düşmanıdır. Gerçekten, ben bugüne kadar ne gördüysem ve başıma ne kadar kötülük geldiyse tamamı kadınlar tarafından geldi. O yüzden dikkat etmenizi tavsiye ederim. Zaten seni linç eden de, sana hakaret eden de, senin kuyunu kazan da, işyeri ortamında da her zaman ama her zaman kadınlar oluyor. Kadınlar, sana bir sorun çıkarır. O yüzden birbirinin sırtından bıçaklamak yerine birbirimize destek olsak daha güzel olur. Ama çıkardığım en büyük ders kimseye güvenmemek özellikle de başarılarım konusunda…
Böyle bir de durum var işte. Bir de böyle konuşuluyor. Hiçbir zaman müşterinin suratına bakıp kafamı çevirmişliğim olmadı. Çok yoğun çalışıyorum stüdyoya geldiğim zamanlarda. Gerçekten çok yoğun çalışıyor oluyorum. Bu aralar özellikle, şu coronadan dolayı kapatılmadan önce, haftada iki ya da maksimum üç kere gidebiliyordum. Onlarda da kimseyle konuşmayıp sadece bilgisayarda faturalar, fişler derken bir sürü şey ile uğraşıyorum. Böyle zamanlarda müşterilerle oturup sohbet edemiyorum. Ama her müşteriye de hoşgeldiniz diyorum ve güleryüzümle onlara hizmet vermeye çalışıyorum. Ama hiç kimseye asla uzak veya soğuk durduğum söylenemez. Sadece bazen kendi işime baktığım anlar olabilir.
Bir, erken yaşta çok fazla tekila içme. Erken yaşta, tekila içersen mutlaka çok kötü bir anın olur. İki, her şeyi annenden haberli yap, her şeyi annene söyle ve annen her şeyden haberdar olsun. Çünkü, ben bu zamana kadar başıma hiçbir şey gelmediyse her şeyi anneme söylediğim içindir. O yüzden hep böyle bir yanım güvendedir. Yani gece çıksam bile hep annemin haberi oldu. Hiçbir zaman evden kaçıp gitmedim. Babama çok yalan söyledim mesela. Babama aşırı yalan söyledim. Çünkü benim babam ikisine de gelemezdi. Benim babama yalan söylemekten başka çare yoktu çünkü adam bunu kabul etmezdi. Babam bir canavar ebeveyndi yani o yüzden annene her şeyi söyleyeceksin. Üçüncüsü, sakın ilk mesajı onun atmasını bekleme. Hoşlanıyorsan, yapıştır. Seviyorsan, konuş. Sonra çok pişman olursun ve çok beklersin.
Ala Nail Bar’ı açmaya şöyle karar verdim. Ben burada Beauty Lounge’a gidiyordum, Suadiye’de olan yere. Orada herkes Rus ve oradaki eğitimlere gidiyordum. Oradan gerçekten randevu almakta çok zorlanıyordum. Oranın bir şekilde çok kalabalık olduğunu ve çok iş yaptığını gördüm. Daha sonra, dedim ki nedir bu? Sonra baktım, bu kadınların gerçekten ihtiyacı. Bu bir lüks girmiyor artık bu arada. Manikür dediğin şeyi artık herkes evde bile olsa yapıyor. Manikür artık bir must olmuş durumda. Sadece bunun kalıcı ojesi ve normali var. Ama artık bir yerden sonra, emin olun, normal ojeden de vazgeçeceğiz gibi geliyor. Çünkü kalıcı ojenin rahatlığına erişen bir daha normal oje sürmüyor zaten. Baktım bu gerçekten geleceği yönetecek işlemlerden bir tanesi. Bende bunu bir denemek istedim. Normalde çok butik kafasındaydım. Hiçbir şey olmasın, sadece makyaj olsun hatta burası bir makyaj dünyası olsun falan düşüncesindeydim. Sonra tırnağın da aynı kalitede hizmet sunulabilirse, işin içine girebileceğine karar verdim. Bu konuda çok da mütevazi olmak istemiyorum. Çünkü bence Türkiye’nin sayılı tırnak barlarından bir tanesi olduğumuzu düşünüyorum. Çünkü bütün çalışanlarımızın her birini çok ince eleyip sık dokuyarak işe alıyoruz. Gerçekten kusursuza yakın olmayan bir çalışanım yok. Gerçekten, herkes kusursuza çok yakın ve inanılmaz. Fiyatlar konusunda belki bir tık daha pahalı olabiliriz. Bunun sebebi de gerçekten en kaliteli ojeyi, en kaliteli ürünleri kullanıyor olmamız ve onların da en pahalı olması. Ama dediğim gibi, bu konuda hiç mütevazi kalamayacağım çünkü kendimi yarıştırdığım çok az tırnak barı var.
Ben ne bileyim yaa. Herkesin farklı bir baş etme yöntemi var. Ben daha çok içki içip, insanlarla daha çok vakit geçirip, arkadaşlarımla dışarı çıkıp, dans edip tamamen kafamı düşünmemeye odaklayarak atlatabiliyorum. Daha sosyalleşiyorum ama erkeklerle değil genel olarak arkadaşlarımla. Kız arkadaşlarımla daha çok sosyalleşiyorum. Yemeğe gidiyorum, içki içiyorum, rakı içiyorum, evde toplanıyoruz, müzik dinliyorum. Sürekli dans ediyorum gibi böyle sürekli kafamı oyalayarak geçiriyorum. Ben kavga etmeyi de sevmiyorum. Kavgadan da kaçınırım. Genelde, böyle şeyleri konuşmayı sevmiyorum.
Mutlaka, gündelik hayatımızda böyle insanlar var. Katlanıyorum, katlanmak zorundayım. Tabii ki ona dokunmadığım sürece, sinir sistemim kaldırdığı müddetçe katlanıyorum. Yapacak bir şey yok.
Öncelikle işi bilmeleri gerek. Yani şu açıdan, işi yapmayı bilmek değil ama en azından neyin nasıl yapılacağını bilmek önemli. Bir işi sadece çok para kazandırdığı için açmak veya kurmak, işin uzun vadede çok başarılı olacağı anlamına gelmiyor. O yüzden, gerçekten iş konusunda biraz fikriniz olması önemli. Bunun dışında çok zor bir yol. Bilmiyorum bunun ne kadarı size yansıdı ama maddi ve manevi açıdan hem yalnız hissettiğim zamanlar oldu. Bazen beş kuruşsuz kaldığım ama bazen de wow olduğum zamanlar oldu. Şu zamana geldiğimde aşırı memnun ve mutlu olduğum bir yer kurdum kendime. Böyle bir dünya yarattım ve işin sonunda gerçekten her şey çok güzel olacak. Çünkü zamanla deneyimleniyorsun. Zaman sana öğretiyor tabii ki her şeyi… Ben de daha öncesinde çok daha yumuşaktım ama kazık yiye yiye ve bir şeyleri göre göre olumlu bir insan haline geldim. Daha da çok yolum var. Herkese tavsiyem, çok korkutucu oluyor ve çok korkuyor insan ilk başlarda. Sadece pes etmemeniz. Pes etmediğiniz müddetçe geldiğiniz noktadan çok memnun kalacağınıza eminim. Eğer kalmadıysanız en azından denedim dersiniz. Kaybettiğiniz şey para olur. Sana kolay Ala gibi laflar lütfen duymayayım. Bana da kolay değil. Ben de para saçmıyorum. Ben de paramı kendim kazanıyorum. Bana da kolay değil. Sadece kaybettiğiniz tek şeyin para olması bence iyi. Çünkü çok daha büyük repütasyon kayıpları, çok daha büyük şirket olduktan ve şirket bir yerlere geldikten sonra en başta yapmanız gerekeni yapmadığınız zaman daha kötü. O yüzden tavsiyem pes etmeyin lütfen.
Şu anda hayatımın sakin, mutlu, hayatından memnun bir evresindeyim. Ama daha iyi olabilir. Şu anda stüdyonun gidişatı, stüdyonun edindiği yer, stüdyonun ismi beni çok mutlu ediyor açıkçası ve kendimi de stüdyo konusunda çok geliştirmeye başladım. Yine Uğur bey sağ olsun işletme koçumla işler çok büyüdü. Franchise vermeye başladım. Corona araya girene kadar birkaç yer ile okeyleşme durumumuz vardı. Şu anda görüşmelerimiz sağlanamıyor ama genel olarak çok güzel gidiyordu. Stüdyoda çok güzel markalarla işbirliği yapmaya başlamıştık. Hem onları satıyorduk hem kullanıyorduk. Küçük bir ara verdik ama her şey çok daha güzel olacak, eminim. Onun dışında kendim olarak da bir şeyleri böyle kabullendiğim, sindirdiğim, sakin, mutlu ve halinden memnun bir andayım.
Zengin değiliz. Yani zengin olduysak da bir dönem annemle babam o zaman birlikteydi. Annemle babam o zaman boşanmamışlardı, diye düşünüyorum. Ama o da benim küçük yaşlarımdı. Ama genel olarak benim annem hep çalıştı hala da çalışıyor. Ben de hep babamın yanında çalıştım. Zaten okul biter bitmez evlendim ve ondan sonra da çalışmaya başladım. Şu andaki halime kadar sürekli çalıştım ama hiçbir zaman zengin olduğumuzu kimse söylemedi. Herkes kendi işini yapıyor. Kendi parasını kazanıyor bizim ailede. Niye böyle şeyler uyduruyorsunuz. Keşke öyle olsaydı… Bu arada sorular, hepsi birbiriyle aynı olduğu için biraz daha ayırt ederek ve ayırarak seçmeye çalıştım. Biraz daha böyle genel durum değerlendirmesi yaptım. Genel durum değerlendirmesi demişken defter tutmaya başlayabilirsiniz. Benim, geçici hisler defterimi hatırlıyorsunuz inşallah… Şu an Ahmet evde olduğu için yazamıyorum, okur diye korkuyorum. Ama lütfen, siz de yazın hissettiğiniz şeyleri… O an ki kızgınlığınızı, mutluluğunuzu, o anki sinirinizi ya da üzüntünüzü her şeyi yazın. Çünkü ben birisine sinirlendiğimde unutuyorum. Ya da birisi bir şey yaptığında unutuyorum. Onları yazdığımda unutmuyorum. Benim gibiyseniz yazın lütfen. Birkaç video daha gelecek. O yüzden takipte kalın. Güzel ve eğlenceli içerikler yakında. Bir sonraki videoda görüşeceğiz, iki üç gün sonra falan. Hoşçakalın!
Yorumlar
Loading…