Ahi Evran kimdir? Ahi Evran’ı bu kadar önemli kılan özelliği nedir? Pir Ahi Evran Veli, 13.yy’da yaşamış Alevi Türkmen şeyhidir. Tam adı, Pîr Mahmud bin Ahmed Nasirûddin Ahî Evran bin Abbas Velî olarak bilinmektedir.
Onu bu kadar önemli ve bilinir kılan özelliği Anadolu’da Ahilik teşkilatının kurucusu olmasıdır. Ahi Evran’ın hayat hikâyesi daha çok menkıbeler üzerinden ilerler. Hayatı hakkında sınırlı olsa da bazı bilgilere sahibizdir. Kurucusu olduğu Ahilik teşkilatıyla, Osmanlı’dan bugüne ekonomik ve sosyal hayatı şekillendiren çok sayıda yeniliğe kapı aralamıştır.
Asıl adını incelediğimizde Mahmud olarak bilindiğini görüyoruz. İsminde yer alan Nasiruddin ise lakabıdır ve “dinin yardımcısı” anlamına gelmektedir. Anadolu’nun vatan olarak tutulması, Türkleşmesi ve İslamlaşmasında çok büyük katkıları olan Ahi Evran hayatı ve yolculuğuna daha detaylı bir göz atalım.
İlginizi çekebilir: Farabi kimdir?
Ahi Evran’ın ilk yılları araştırıldığında 1171 yılında doğduğu sanılmaktadır. 13.yy’da yaşamıştır. İran’ın Batı Azerbaycan yönünde yer alan Hoy kasabasında dünyaya gelmiştir. Ahi Evran hakkında araştırma yapanlar, Ahi Evran kimdir, diye merak edenler, onun gençliğinde Maveraünnehir’e kadar gelerek önemli şahsiyetlerden dini dersler aldığını görecektir.
Çocukluğunu ve ilk eğitim çağlarını Azerbaycan’da geçirmiştir. 1203 veya 1204 yıllarında Bağdat’a gelmiştir. Burada Evhaddü’d Din Kirmanî’nin verdiği tavsiye üzerine Abbasi halifesi Nasır Lidinillah’ın kurucusu olduğu Fütüvvet Teşkilâtına katılmıştır. Bağdattaki bu yolculuk onun çok sayıda dini üstattan istifade etmesini sağlamıştır. Türk-İslâm tarihinin önemli şahsiyetlerinden biri olarak kabul gören Ahi Evran, kendini tefsir, hadis, fıkıh, kelâm ve tıp alanında geliştirmiştir.
Bağdat’ın ilmi ve dini ikliminden yararlanmak istemiş ve Bağdat’ta bulunduğu dönemde İbn-i Sina, Sühreverdi el-Maktul ve Fahrettin Razi gibi önemli şahsiyetlerin eserlerini okumuştur. Çok yönlü yetişmesinde yapmış olduğu bu ilmi yolculukların payı büyüktür. Almış olduğu dersler ve tanımış olduğu önemli şahsiyetler ile birlikte Ahi Evran da büyük makam sahibi bir veli haline gelmiştir.
Evhadüddin Kirmani’nin yeri Ahi Evran için bambaşkadır. Bunu Ahi Evran kimdir diye araştıranlar da görecektir. Öyle ki hocası ve üstadı olarak gördüğü bu âlimin kızı olan Fatma Bacı ile de evlenmiştir. Daha önceleri tanıştığı Fütüvvet teşkilatının etkisi ile Anadolu’da Ahilik teşkilatını kuracak, esnafa İslamiyet’i anlatırken onlara hem dünya hem de ahiret işlerini yoluna koymalarını, dengede tutmalarını öğretecektir.
Ahi Evran’ın Ahilik Teşkilatını kuruşu, Anadolu’da yeni bir devrin başlamasıyla eş değerdir. Ahi Evran, çok uzun bir maddi ve manevi yolculuğun ardından Anadolu’ya ulaşır. Burada Hacı Bektaş Velî’nin Alevî-Bektâşî, tasavvufî Türkmen tarikatına intisap eder ve Ahilik Teşkilatı’nın tohumlarını atmaya başlar. Onun hayatını araştıranlar Ahi Evran nerede yaşadı sorusunun cevabını Kayseri olarak bulacaktır.
Kendi adıyla anılan Ahilik Teşkilatı’nı da Kayseri’de kurmuştur. Burada halkı ve yönetimi yaklaşan Moğol tehlikesine karşı uyarmayı da ihmal etmemiştir. Kayseri’de kurduğu debbağ(deri işi) atölyesi esnaf tarafından benimsenmiş ve çok sevilmiştir. I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in de desteklediği bu oluşum, kısa süre de tüm esnaflar arasında yayılmıştır. Ahi Evran kimdir diye araştıranlar Ahilerin aynı zamanda Moğollar’a karşı da teşkilatlandığını ve Anadolu’yu koruduğunu görebilir.
Alevî Türkmen pîri ve şeyhi olarak bilinen Ahi Evran, 32 çeşit esnaf ve sanatkârın lideri olarak yaşamıştır. Bulunduğu yerde manevi bir mimar olarak kabul gören Ahi Evran’ın Anadolu’ya katkıları saymakla bitmez. Anadolu Türk kültürü ile yoğrulurken ve Türkleşirken, Osmanlı Devleti’nin kuruluşu da kısa sürede tamamlanmıştır. Türk yurdu olmaya başlayan Anadolu, Osmanlı Devleti’nin de attığı sağlam adımlarla tamamen Türkleşmiştir ve bunda Ahi Teşkilatı’nın payı da büyüktür.
Ahilere desteğini sürdüren Selçuklu hükümdarlarından biri olan I. Alâeddin Keykubat’ın 1237 yılında zehirlenerek öldürülmesiyle birlikte Ahiler, II. Gıyaseddin Keyhüsrev ve Vezir Sadettin Köpek’e tepki göstermişlerdir. Bu infial yaratan olay ile birlikte Ahi Evran ve yanındakiler tutuklanmıştır. Ahi Evran ancak II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in ölümünden sonra serbest kalabilmiştir. Bu ölüm ile birlikte Türkmenler ve Ahiler üzerindeki siyasi baskı ortadan kalkmıştır. Takvimler 1245 yılını göstermekteyken, serbest kalışıyla birlikte Ahi Evran, Denizli’ye geçmiştir. Ahi Evran kimdir, nerede yaşamıştır diye yapılan araştırmalarda onun tek bir bölgede ikamet etmediği görülür.
Ahi Evran’ın siyasi girişimleri ve bakıldığında hiçbir zaman için siyasete girmemiştir ancak ömrü boyunca Selçuklu’daki taht kavgalarına müdahale ettiği bilinir. İlk defa hapse girişi de bu sebepledir. I. Alâeddin Keykubat ile yakın bir ilişkisi olduğu için, sultanın zehirlenmesine sessiz kalmamış ve tepki göstermiştir. Bu tepki 8 yıllık bir zindan hayatına sebep olmuştur.
Ahilerin ve Türkmenlerin bu şekilde cezalandırılması Ahilik Teşkilatı’nı yaralayacaktır. 1245 yılında serbest kalan Ahi Evran’ın Şemsi Tebrizi’nin ölümünde de etkisi olduğu iddia edilir. Daha doğrusu Mevlana’nın oğlu Alaeddin Çelebi’nin, bu ölümde parmağı vardır ve Ahi Evran ile birlikte hareket ettiği düşünülmektedir. Tüm bu dedikodular, Ahi Evran’ın Kırşehir’e giderek, ölene kadar burada kalmasını sağlamıştır.
Ahi Evran oluşumu Anadolu için çok önemlidir ancak devrin siyasi iklimi de oldukça karışıktır. Ahi Evran kimdir araştıranlar onun ve müridlerinin bu karışıklıklarda taraf olduğunu ve çoğu kez zorda kaldığını öğrenebilir. Selçukludaki taht kavgalarına karışmak ve taraf olmak Ahi Evran’ın ömrünün son demlerinde sıklıkla yaptığı bir şeydir. Mevlana’nın etrafında oluşan karışıklıklarda da taraf olması, bazı kaynaklara göre ölümüne sebep olmuştur. Ahi Evran’ın ölümüne dair çeşitli rivayetler de vardır. Ölüm sebebi ve Ahi Evran kim öldürdü sorusunun cevabı rivayetlere göre değişse de 12 Nisan 1261, Ahi Evran’ın ölüm tarihidir.
Ahi Evran’ın ölümü 12 Nisan 1261’de gerçekleşmiştir. Bu ölüm sevenlerini oldukça sarsmıştır ve üzmüştür. Öyle ki, Mevlana’nın oğlu Sultan Veled, Ahi Evran’ın ölümü üzerine bir rubai kaleme almıştır. Bu rubaide 12 Nisan 1261’de oluşan parçalı ay tutulmasının, Ahi Evran’ın ölümüne atıfta bulunduğu yazılır.
Ahi Evran’ın ölümüne dair bir rivayet Mevlana’nın çevresindeki karışıklıklara müdahalesinden ötürü Mevlana’nın müridlerinden biri olan Nurettin Caca Bey tarafından öldürüldüğüdür. Bazı akademik kaynaklar ise Ahi Evran’ın Anadolu’da yoğun şekilde görülen Moğol İstilası ve baskınları sırasında öldürüldüğünü söyler.
Ahi Evran’ın 1205 yılında evlendiği Fatma Bacı da Bacıyan-ı Rum (Anadolu Kadınları) Teşkilatını yapılandırmıştır. Ahiliğin kurallarından biri de kadınların bu oluşuma dâhil olamamasıdır. Fatma Bacı da Bacıyan’ı Rum ile birlikte bir nevi Ahiliği kadınlar arasında yaşatmıştır. Bugün Anadolu’da Ahi Evran Üniversitesi de bulunur, Ahi Evran Anadolu etkisini görmek isteyenler, çok sayıda okulda, kütüphanede, mahallede vb. kurum ve kuruluşta onun adının yaşatıldığını fark edecektir.
Ahiliği ve Ahi Evran’ı yaşatmak isteyenler, onun 93 yaşında Moğol saldırılarında şehit olduğuna inanır. Kabri Kırşehir’dedir. Ahi Evran Camisi’nin yanında yer alan kabir çok sayıda kişi tarafından ziyaret edilmektedir. Kırşehir de yer alan Ahi Evran Üniversitesi de 2006 yılından beri eğitim vermektedir.
Yorumlar
Loading…