Antalya’da 48 yaşındaki 3 çocuk babası Önaçan, Kovid-19 salgını döneminde uygulanan sokağa çıkma kısıtlamasında internette vakit geçirirken bir antika mezadının görüntüsünü izledi.
Önaçan, mezattan etkilenerek küçük parçalar satın almaya başladı ve böylece koleksiyonerliğe ilk adımını attı.
Bir süre sonra ilgisini çeken antikaları da almaya başlayan Önaçan, 3 yılda çok sayıda antika ve değerli esere sahip oldu.
İlgisi adeta tutkuya dönüşen Önaçan, inşaat malzemeleri satan firmasının yanına açtığı dükkanda antikalarını sergiliyor.
Koleksiyonerin özenle baktığı ve her gün temizliğini yaptığı antikaları arasında İstiklal Marşı’nın ilk bestesinin taş plağı da yer alıyor.
“En değerlim, vazgeçilmezim” diyerek ziyaretçilere taş plağı gururla gösteren Önaçan, İstiklal Marşı’nın ilk bestesini zaman zaman dinliyor.
Taş plağa gözü gibi bakan Önaçan, ender bulunan eşyaları toplamanın kendisinde adeta bir tutkuya dönüştüğünü anlatarak, “Çok nadir bulunan bir çay bardağını bile satın almaya başladım. Yıllarca biriktirilmiş kibrit kutusu, oyuncak araba, minyatürler, rozetleri koleksiyonuma dahil ettim. Dipsiz bir kuyuda gibiyim. Model arabasından Osmanlı eserlerine kadar birçok koleksiyon var. Elimde 80 binin üzerinde eser mevcut. Küçük yüzükleri, objeleri bunlara dahil etmiyorum. Hepsinin özelliği, bir hikayesi var.” dedi.
”ASLA SATMAYI YA DA BİRİSİNE VERMEYİ DÜŞÜNMÜYORUM”
Serkan Önaçan, antikalarının bulunduğu dükkanda zaman geçirmenin kendisini mutlu ettiğini dile getirdi.
En güzel ofisin kendisine ait olduğunu düşündüğünü ifade eden Önaçan, şöyle devam etti:
“Elimde Osmanlı’dan kalma üzerinde ipeğe işlenmiş 2 kiloya yakın gümüş bulunan gelin at örtüsü, oldukça değerli olan yüzlerce yıl öncesine ait çin parşomeni, Osmanlı tuğrası gibi çok değerli antikalar var ama bir tanesi benim için paha biçilemez. Benim için en değerlisi, ilk başta geleni İstiklal Marşı’nın ilk bestesinin taş plağı. Bestecinin kendi ağzından. Asla satmayı ya da birisine vermeyi düşünmüyorum. O bizim milli eserimiz, vazgeçilmezimiz. Ali Rifat Çağatay Bey’in bestesi 7 yıl okunduktan sonra 1930’da Osman Zeki Üngör’ün bestesiyle değiştirilmiş. Bu nedenle bu taş plağı bulmak oldukça zor.”
”GEZERKEN AĞLAYAN MÜŞTERİLERİMİZ OLUYOR”
Gördüğü ilgiden memnun olduğunu söyleyen Önaçan, “Dükkanımı gezerken ağlayan müşterilerimiz oluyor. Ziyaretçiler annesinden, babasından, dedesinden parçalar görüyor. Kendi çocukluğuna gidiyor, hayatından hatıralar buluyor.” ifadelerini kullandı.
Antika eserlerini müze gibi dizayn edeceği özel sergi alanında halkın ziyaretine açmayı istediğini kaydeden Önaçan, özellikle gençlerin bu eserleri görmesini istediğini vurguladı.
Sergi alanında çocuklar için ders çalışma bölümü gibi özel alanlar oluşturmayı planladığını anlatan Önaçan, “Ders çalışana içecekleri bedava vereceğim. Gençleri bu gibi hobilere başlatabilirsek zararlı ilgilerden uzak tutup daha bilinçli bir nesle dönüştürebiliriz.” dedi.
Yorumlar
Loading…