Tedavisi süresince birkaç kez konuştum kendisiyle. Her şeyin iyi gittiğini, güzel günlerin yakın olduğunu söylüyordu. Ama olmadı. Alper Hoca, bizi, hastalarını, tıp dünyasını öksüz bırakıp gitti. Elbette boşluğunu doldurmak güç. Prof. Dr. Alper Demirbaş gibi değerler kolay yetişmiyor. Alper Hoca gibi güzel adamlar da kolay bulunmuyor. Yüzü hep gülen, 24 saat telefonuna yanıt veren, yardım talebinde bulunanların önüne düşerek tedavisini yaptıran nadir hekimlerden birisiydi Alper Hocam. Mesleği dışında siyasete de ilgisi büyüktü. Demokrasi aşığı gerçek bir Atatürkçüydü Alper Hocam. Anımsıyorum da Prof. Dr. Mustafa Akaydın’ın Antalya Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olduğu dönemde Konyaaltı Lara Balık’ta buluşmuştuk üçümüz. “Akaydın Hocama Büyükşehir Belediye Başkan Adaylığı döneminde gösterdiğin çabayı benim için de göstermeni, milletvekili adaylığımda destek olmanı istiyorum” demişti. Hekimliği gibi siyaseti de seviyordu.
CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal da Alper Demirbaş’ın Antalya Milletvekili olmasını çok istiyordu. Alper Hoca, aday adaylığı başvurusu bile yapmıştı ve listenin zirvesinde olması da kesin gibiydi. Ama mesleğine daha çok aşıktı Alper Demirbaş. Hastalarının ve hasta yakınlarının ‘Bizi öksüz bırakma” ısrarlarına kayıtsız kalamadı, sürpriz bir şekil de tam da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ceylan derisi koltuklarına oturma şansına çok yakınken, daha çok insana hayat vermeyi seçip, milletvekilliğinden vazgeçmişti.
Alper Hocam için söylenecek o kadar çok şey, yazılacak o kadar çok şey var ki sayfalar yetmez. Bunları yazarken o cana yakın, o tarifi imkânsız sevgiyle bakışını, o harika gülüşünü gözümün önüne geçiriyorum ve acım, kederim daha da artıyor. Çok erken öksüz bıraktı bizi Alper Demirbaş. Diğer güzel insanlar gibi o da o güzel atlara binip gitti… Işıklarda uyu güzel adam. Seni hiç ama hiç unutmayacağız.
Yorumlar
Loading…