Düzen, İktidar bir yanlışı düzeltmek için zannediyor ki yaptıklarından vazgeçersem, tersini yaparsam her şey düzelir. Her yanlışın, her yanlış politikanın, her yanlış yolun elbette bir geriye dönüş maliyeti var. Ama maalesef bu iktidar her yanlış politikanın geriye dönüş maliyetlerini sadece bu millete fatura etmekte. İktidarımıza ve layüsel reisimize ise kandırıldık, Cenabı Allah bizi affetsin demekten başka hiçbir pay, hiçbir fatura düşmemekte diyerek;
“Eksileriyle artılarıyla elbette o süreci oturup konuşabiliriz. Ama günün sonunda iyi niyetle başlayan çözüm sürecinden sonra birçok şehrimizde hendek adı altında çukurlar kazıldı. Birçok sivil insanımız hayatını kaybetti. Şehirlerinden göç etmek zorunda kaldılar. Evsiz barksız kaldılar ve bu olayları yatıştırmak için mücadele eden birçok silahlı kuvvetler mensubu da maalesef hayatını kaybetti. Binlerce sivil insanımız, askerimiz bu sürecin sonunda hayatını kaybetti. Yine çile milletimize kandırıldık, Allah affetsin demek ise iktidarımıza ve layüsel reisimize kaldı.
Ekonomik politikaları uygulandı. Faizi düşüreceğiz. Dolayısıyla enflasyon düşecek. Faiz sebep, enflasyon sonuç denildi. Altı doldurulmayan, hiçbir iktisadi teoriye dayanmayan ve bir müktesebatı olmayan bir politikanın sonucu olarak ülke bugün daha da yoksullaştı, daha da fakirleşti, daha da borçlandı. Sadece kur korumalı mevduat adı altında 1 trilyona yakın para fakirin cebinden zenginin cebine aktarıldı. Günün sonunda bir seçim yapıldı. O politikayı uygulayan, daha doğrusu uygulanmasına karar veren layüsel reisimizin bahtına yine kandırıldık demek düştü.
O politikayı uygulayan Nurettin Nebati görevden alındı. Mehmet Şimşek getirildi. Reel politikalara dönmemiz lazım dedi. Hiç kimsede seni buraya atayan kişi, bu reel olmayan politikaların zaten karar vericisi ve uygulayıcısı değil miydi? Diyemedi. Yine fatura Nurettin Nebati’ye, sonra da millete çıktı. Ama layüsel reisimiz hala ekonomi kahramanı, hala dünyanın en iyi iktisatçısı olarak maalesef poz vermeye devam ediyor” diye konuştu.
Sadece yürek yangınıyla bu meseleler çözülemez diye ifade eden Düzen, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Öte yandan dinmeyen yaramız Filistin. 22 yıllık AK Parti iktidarında elbette olumlu dönemler olumlu işler yapılsa da günün sonunda İsrail, belki de hiçbir dönemde kazanamadığı diplomatik başarıları Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iş başında olduğu dönemlerde kazandı. One minute hepimizin yüreğine su serpti.
Elbette o dönemlerde İsrail’in bu vahşi saldırılarının durdurulmasıyla ilgili atılan diplomatik temas adımları unutmuş değiliz. Bir kenara da bırakmıyoruz ama 7 Ekim’den bu yana ticareti kesmek için dahi 8 aylık bir milletin baskısını ve en son 31 Mart’taki sandık sonuçları olmasa belki ticaretle ilgili bir adım dahi atamayacak bir iktidarın, İsrail’in bu zulmünü durdurmak için en ufak bir diplomatik adım atamamış olması ve hala Filistin dostu olarak ortalıkta gezmeleri elbette tirajı komik bir hikayedir.
Bunları söylerken Sayın Cumhurbaşkanımızın, Adalet ve Kalkınma Partisi’ndeki milletvekillerinin, Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy veren vatandaşlarımızın Filistin hassasiyetini asla da asla sorgulamıyoruz. Belki onların da yüreği en az bizim kadar yanıyordur ama yöneticilerin sadece yürek yangınıyla bu meseleleri çözmesi mümkün değil. Yöneticilerin, kendilerine verilmiş olan mührün gereğini yaparak etkili yaptırımlar yaparak bu zulmü durdurma gibi bir sorumluluğu var.”
Düzen, Asla ve asla bu millet bu tarihte sizi affetmeyeceğini belirterek, açıklamasını şu ifadelerle noktaladı:
“Bizler sözlerimizle sözlerimiz yetmiyorsa kalplerimizle buğz edebiliriz. Ama elinde güç olanların, elinde yetki olanların sadece sözleriyle ya da kalpleriyle buğz etmekle bu imtihanı geçebileceklerini düşünüyorlarsa onlara kötü bir haberimiz var. Asla ve asla bu millet bu tarihte sizi affetmeyecek. Evet çok şey kaybedildi ama hala Filistin için yapılacak çok önemli diplomatik adımlar var. Dolayısıyla iktidardan ve İslam ülkelerinden beklentimiz odur ki bu hususlarda gerekli adımları bir an önce atmalarıdır.
Dolayısıyla artık milletin fatura ödemeye takati kalmamıştır. Artık faturaları 22 yıldır bu ülkeyi yöneten iktidarın bu faturaları ödeme zamanı gelmiş de geçmiştir. Dolayısıyla bir sorunun, müsebbiplerinin bir sorunu çözebilme ihtimali yoktur. Bugün gelinen noktada ekonomik olarak dış politikada, iç politikada içine girdiğimiz bütün girdapların müsebbibi olan Sayın Cumhurbaşkanı artık bu politikaları çözebilme yetkisini ve iradesini kaybetmiştir.”
“Bizler milletimize kendimizi daha iyi bir şekilde anlatıp artık bu 22 yıllık iktidarın uzatma dakikalarını oynadığı bu siyasal süreçte milletimize umut olma, derlenip toparlanma ve ‘Yeter artık söz milletindir’ diyebilecek bir iradeye hepimizin önderlik etmesi, hepimizin siyasal bir adres olma gibi bir zorunluluğunun ortada olduğu dünden daha net bir şekilde açık bir şekilde meydandadır.
O açıdan hiç durmadan yaz dönemi, kış dönemi demeden yedi yirmi dört Bu milletin sorunlarını çözmek için koşturmak mecburiyetinde olduğumuzu, bu milletin ağır sorunlarının omuzlarımızda olduğunu ve bu sorunları çözmek için bir çaba içerisinde olmamız gerektiğini, bugüne kadar yaptıklarımızın elbette kıymetli olduğunu ama asla yeterli olmadığını bilerek tempoyu daha da arttıracağımız günlere gireceğimizi hep beraber idrak edelim. Ve inşallah yapılacak ilk seçimde milletimizin yeniden Saadet’in iktidarda olduğu müreffeh bir Türkiye’nin aydınlık günlerine kavuşma dileğiyle…”
Yorumlar
Loading…