2030 yılına kadar turizm sektöründe kapsamlı yeni planlamalara ihtiyaç duyulduğunu da belirten Oya Narin, Türkiye’nin turizm sektöründeki rekabet gücünü artırma ve sektördeki büyüme potansiyelini genişletmenin önemli olduğunu, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi yeni rakiplere karşı hazırlıklı olunması gerektiğine de sözlerine ekledi.
Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği (TTYD) Başkan Oya Narin, katıldığı bir televizyon kanalında Türkiye turizminin güncel durumu ve geleceğe yönelik hedefler hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
Zorlu dönemlerde dayanıklılık ve çözüm üretebilme yeteneğimiz istikrarı koruyor
Son dönemlerde Türkiye turizminin başarılı performansı ve Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy tarafından açıklanan 6 aylık turizm verilerinin turizm sektöründeki büyüme trendini gözler önüne serdiğini ifade eden Oya Narin, özellikle İstanbul ve Antalya’nın geçen seneye oranla başarılı performansın altını çizdi. Narin, Temmuz-Ağustos ayı doluluklarının ise beklentinin biraz altında kaldığını, ancak kişi başı harcamalarda hedeflerin tuttuğunu ve turizm gelirinin artmaya devam ettiğini belirtti.
Sektörün bölgesel dalgalanmalardan yüksek ölçüde etkilendiğini, ancak Türk turizminin her zaman riskli ve sıkıntılı dönemlerde kendini ispat ettiğini ifade eden Narin, “Türk turizminin zorlu dönemlerde gösterdiği dayanıklık ve Türk yatırımcılarının her koşulda çözüm üretebilme yeteneği sektördeki istikrarın korunmasına önemli katkılar sağladı. Devletimiz de her daim bu çözümlerin üretilmesinin önünü açmıştır” dedi.
Narin, sektörün en büyük destekçisi olan yurt içi turizmde seyahat sayısında ilk çeyrekte yüzde 2,5 civarında bir düşüş gözlemlendiğini, bunun da ekonomik dalgalanmaların etkisiyle meydana gelmiş olabileceğini belirtti.
Maliyet artışlarını dengeleyerek fiyat yapısı oluşturmaya çalışıyoruz
“Maalesef son dönemde kamuoyunda hepimizi üzen ve turizmciyi mağdur durumda bırakan fiyatlar çok yükseldi, yerli turist tatil yapamıyor algısı var. Bu turizmciyi, bizleri çok üzüyor” diyen TTYD Başkanı, “Sektörümüz, 60 milyon turiste hizmet veren ve 60 milyar dolar gelir getiren emek yoğun bir sektör. Önümüzdeki dönemde de cari dengeye ve bütçe dengesine katkı vermeye devam edecek. Konaklama sektöründe özellikle gıda, yiyecek ve enerji fiyatlarındaki artışlarından kaynaklı maliyet enflasyonu yaşanmakta. Bu maliyet artışlarını dengelemeye çalışarak bir fiyat yapısı oluşturmaya gayret ediyoruz. Ancak bunu tam olarak yansıtmak mümkün olmuyor” şeklinde konuştu.
Konaklama sektöründe karlılıklarının düştüğünü, bu çerçevede makroyapısal bir ekonomik programın uygulanarak maliyetlerin daha iyi kontrol edilmesine ihtiyacı olduğunu belirten Oya Narin, “Baskılanan döviz ve yüksek enflasyonun yaşandığı bir ortamda, maliyetleri dengeleyerek bir çözüm arıyoruz. TÜİK’in enflasyon hesaplarında ana harcama grubunda lokanta ve oteller bir arada yayımlanmakta. Ama kırılımlara bakıldığında, bir önceki yıla göre konaklama hizmet fiyatlarının yüzde 52, yiyecek hizmet fiyatlarının ise yüzde 95 arttığını görüyoruz. Önümüzdeki süreçte, Eylül, Ekim ve Kasım ayları turizm sektörü için kritik bir dönem. Bu dönemde dikkatli bir mali yönetim ve stratejik planlamanın yapılması gerekiyor” dedi.
2030’a kadar yeni planlamalar ve stratejik yatırımlar önemli
TTYD Başkanı, 2030 yılına kadar turizm sektöründe kapsamlı yeni planlamalara ihtiyaç duyulduğunu da belirtti. Türkiye’nin turizm sektöründeki rekabet gücünü artırma ve sektördeki büyüme potansiyelini genişletmenin önemini vurgulayan Narin, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi yeni rakiplere karşı hazırlıklı olunmasının gerekliliğine dikkat çekti.
Oya Narin “2 milyonluk yatak kapasitemizin yaklaşık yarısı 1999 öncesine dayanıyor. Turizm sektörü olarak potansiyelimizi geliştirmemiz, rekabetçi özelliğimizi korumamız ve yeni destinasyonlar oluşturabilmemiz için hem mevcut yatak kapasitemizi dönüştürmemiz hem de toplam yatak kapasitemizin arttırılması bir ön şart. Bu yatırımların yapılabilmesi için ise finansman sorununu aşabilmemiz gerekiyor. Bununla birlikte özellikle sektörün mevsimsel yapısını göz önünde bulundurduğumuzda işletme sermayesi ihtiyacı da mevcut. 12,7 milyar dolarlık bir kredi portföyümüz var. Sektörümüz toplam kredi dağılımının sadece yüzde 2,9’unu oluşturuyor. Sektörün arzu edilen yatırımları yapabilmesi için konvansiyonel krediye erişmesinin yanı sıra alternatif finansman kaynaklarından da yararlanabilmelidir. Turizmin finansal yönetim tarafında da dönüşerek sermaye piyasalarında doğru ve avantajlı kurgulardan yararlanması, varlık finansmanının desteklenmesi, imar, özel turizm koruma alanları, kıyı kenar çizgisi gibi birçok mevzuattan etkilenen sektörümüz için Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (GYO) sisteminin daha kullanışlı hale getirilmesi ve yeni iş projeleri için finansman modellerinin geliştirilmesi gibi konularda kapsamlı çalışmalar yürütüyoruz. Bu çalışmalarımız doğrultusunda, elde ettiğimiz sonuçları ve önerileri Sermaye Piyasası Kurulu ve Borsa İstanbul başta olmak üzere ilgili tüm kurum ve kuruluşlarla paylaşmayı planlıyoruz. Amacımız, bu iş birlikleri sayesinde sektördeki en iyi uygulamaları hayata geçirerek, yatırımcılar için daha cazip fırsatlar sunulmasıdır.
Bu hedeflerimiz doğrultusunda, uluslararası yatırımcı ve işletmecilerle Türk yatırımcı ve işletmecileri buluşturacağımız 4. Turizm Yatırım Forumu’nu 26-27 Kasım tarihlerinde İstanbul’da düzenleyeceğiz. Forum, sektörün global düzeydeki gelişmelerini takip etme ve yeni yatırım fırsatlarını değerlendirme açısından önemli bir platform olacaktır” şeklinde konuştu.
Yorumlar
Loading…