Antalya’nın Alanya ilçesi Konaklı Beldesi ve Damlataş Plajı Mevkisi’nde deniz kirliliğe neden olan arıtma tesisiyle ilgili Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne 464 bin 585 lira para cezası uygulandı. Bilindiği üzere, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan kirliliği gösteren video ile birlikte yapılan açıklamada yapılarak, “Antalya’da denizin metrelerce altındaki kirlilik Sahil Güvenlik kamerasıyla kaydedildi” denildi.
Görüntülerin yayınlanmasının ardından Antalya’ya deniz kirliliğiyle ilgili tartışma başladı. Arüv Çevre, Arüv Peyzaj ve Artutaş Yönetim Kurulu Başkanı Çevre Mühendisi Cem Arüv, ‘Çevrenin Sesi’ adlı youtube kanalında değerlendirmelerde bulundu. Arüv, şöyle konuştu:
“BİYOLOJİK SİLAH”
“Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın sosyal medyada yayınladığı Antalya’da bulunan Konaklı Arıtma Tesisleri’nden denize atık suyun deşarj edilmesini izleyip şoka girmemek mümkün değil. Yani bunu birkaç açıdan değerlendiriyorum. Bunlardan birincisi önce bir temel bilgiyi verelim. Temel bilgiyi sonrasında da düşüncelerimizi teker teker ifade edelim. Şunu söylemem lazım arıtma tesisleri bizim adı üstünde ne diyoruz? Biyolojik arıtma tesisi diyoruz. Bir başka deyişle insan kaynaklı sıvı atıklar arıtma tesisine geliyor ve biz bunu biyolojik olarak mikroorganizmalara yedirerek halkın anlayacağı şekilde söylüyorum.
Bir şekilde bu kirliliği suyun içerisinden alıyoruz. Duru suyu arıtılmış su olarak tespit edip Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği uyarınca kurulmuş olan standartları sağladığını tespit ettikten sonra denize deşarj ediyoruz. Eğer siz gelen atık suyu arıtmadan baypass ederek ya da biyolojik arıtmadaki suyu denize deşarj edecek olur iseniz eğer bu sefer alıcı ortam olan denize çok ciddi anlamda bir mikroorganizma konsantrasyonu vermiş oluyorsunuz. Yani biyolojik bir silahı olarak değerlendirebileceğimiz mikroorganizmaları alıcı ortama veriyorsunuz. Arıtma tesisinde suyu arıtmıyorsunuz. yapmış olduğunuz deşarj ile bir biyolojik silah haline dönüştürüyorsunuz. İyi çalıştıramadığınız için usullerine uygun olarak çalıştıramadığınız için.
“GÖRÜNTÜLERİ GÖRÜNCE ŞOKA GİRDİM”
Turizmin başkenti olan doğa ve deniz turizmi satan bir şehirde böyle bir görüntüyle karşılaşıp da şoka girmemek üstelik Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından işletilen bir arıtmada görüp de şoka girmemek mümkün değil! Olayın birinci kısmı budur. İkinci kısmı bakın daha esas konulara girmiyorum. Temel bilgileri veriyorum. İkinci kısmı o difüzörden görüyorsunuz bir boru hattı görüyorsunuz boru hattı geliyor. 2-3 tane difüzör var. İkinci kısmı o difüzörden birinde bol miktarda atık su çıkıyor diğerlerinden az çıkıyor. Ondan sonra ve suyun çok hızlı bir şekilde deniz yüzeyine doğru hareket ettiğini görüyorsunuz. Ben o görüntüyü gördüğüm zaman teknik olarak da işi bildiğimiz için söylüyorum. Hiçbir deniz deşarj sisteminde atık su verseniz dahi böyle bir görüntüyle karşılaşmazsınız. Hiçbir zaman suyun veriliş hızı bu mertebelerde olamaz.
Deşarj sistemlerinde suyun akış hızı 1m/sn’yi geçemez. Altındadır. 0,5 ila 1 m/sn arasındadır. Ortalamada 07-08 m/sn hızla çıkar. Burada resmen fışkırıyor. Yani atık suyun basınçlı olarak basıldığını görüyoruz. Burada deşarj hattının tasarımında da ciddi problemler olduğunu gösteriyor. Çünkü biz orada hiç bir arıtma tesisi olmasa da atık suyun bizzat kendini derin deniz deşarjı sistemiyle ön arıtmadan geçtikten sonra denize verecek sistemler kuralabiliyoruz, teknik boyutta… Bu durumdaki hedefimiz; atık suyu verdikten sonra hiç bir şekilde yüzeye çıkmasın, yüzeyin belirli bir katman altında olsun ve orada tutsaklanmasıdır. Bunun hesapları vardır. O hesaplamalar neticesinde su tabakasının altında suyun sıcaklığına bağlı olarak, akıntıya bağlı olarak tutsaklanmasını isteriz. Ve hiçbir zaman yüzeye çıkmasını istemeyiz. Ama burada bakıyorsunuz görüntüde fışkırıyor yukarıya doğru ve o fışkırması neticesinde yüzeye ulaşıyor. Bir tabaka oluşturmuyor.
Yani bir katman oluşturmuyor. Orada bir bekleme süresi olacak. Güneş ile teması esnasında mikroorganizma kütlesinin önemli bir kısmı yok olacak. Organik kirlilik çökecek. Hedeflenen derin deniz deşarj sisteminde budur. Ama burada net bir şekilde şunu görüyorsunuz. Su fışkırıyor. Dizayn hatası var. Bakın altını net çizerek söylüyorum. Teknolojik olarak bir dizayn hatasından bahsedebiliriz burada. Bu konunun Büyükşehir belediyesi tarafından tekrardan bir irdelenmesi gerekiyor. Gerekirse ilave 1-2 tane daha boru hattı yapılıp buradaki suyun tarla mantığı çerçevesi içerisinde, homojen şekilde, belirli bir alanı kaplayacak şekilde, farklı noktalardan verilerek tabaka oluşturacak şekilde, arıtılmış su olsa dahi bu şekilde verilmesi gerekir. Görüntülerde göründüğü gibi arıtmanın bu şekilde deşarj edilmesi teknik hatadır. Bu konunun uzmanları bu deşarjın böyle verilmeyeceğini net şekilde bilirler. İkincisi Antalya Büyükşehir Belediyesi kamu adına görev yapan kamu kuruluşudur. Kıyıların kirliliğinden sorumlu kuruluşlardan bir tanesidir. Büyükşehir Belediyesi’nin yetki alanı Beşgöz Deresi ile Göynük Deresi arasındadır.
“BU DURUM ALARM POZİSYONUDUR”
Arıtma tesisleri işletmesinden sorumlu ASAT ve Antalya Büyükşehir Belediyesi sonuç olarak Konaklı Arıtma Tesisleri’ni kim işletiyor? Antalya Büyükşehir Belediyesi. Madem böyle bir deşarj yapılmak zorunda kalındı ki arıtma tesislerinde bazen böyle olur yani suyun ani gelen şoklarda vermek deşarj etmek durumunda kalabilirsiniz. Bu artık bir alarm pozisyonudur. Deşarj ediyorsan niye bölgeyi uyarmıyorsun? İnsanların denize girmesini niye engellemiyorsun? Uyarıcaksın benim böyle bir arızam var, bu bölgede denize girmeyin. Ben denizi izleyeceğim. Durdur denize girmeyi. İnsan sağlığından önemli bir şey değil. Niye böyle bir uygulama yapmıyorsun? Üçüncü husus yani ülkenin Çevre ve şehircilik Bakanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı geliyor. Konaklı arıtmanın atık su deşarjı tespit ediliyor. Kameraya alınıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na gönderiyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da cezai işlem uyguluyor. Şimdi bunu idari açıdan değerlendirdiğinizde kamu kamuya ceza yazıyor. İki kamunun da belirli bölgelerde ceza yazma ehliyeti var. Ehliyeti olan bir kurum yine ehliyet sahibi olan bir kuruma ama görev ve sorumluluk açısından onun görev ve sorumluluğu dışında olan Sahil Güvenliğin görev ve sorumluluğu altında olan bir alandaki deşarjından dolayı ceza yazılıyor. Bu konunun bir izah edilmesi gerekmiyor mu? Eğer Konaklı bölgesindeki sahilleri de Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin görev ve sorumluluğu altında olsaydı o zaman biz böyle bir deşarjdan haberimiz olacak mıydı? Sahil Güvenlik Komutanlığı devre dışı kalacak şimdi böyle bir deşarj tespit edilecek miydi? Edilmeyecek miydi? Soruyorum Göynük Deresi ve Beşgöz Deresi arasındaki çalışan arıtma tesislerinden bugüne kadar böyle bir yapılmış mıdır? Yapılmamış mıdır? Bunlar incelenmesi insanda tereddüt yaratan, arıtma tesislerinin ne derece standartlara uygun çalıştırıldığı noktasında tereddüt ve endişe yaratan hususlar değil mi? Bakınız bu konuda net olmak durumundayız. Antalya’da deniz temizliği en önemli konudur.
“BUNUN AFFI YOK!”
Antalya’nın varlığı bekası için turizmin bekası için en önemli konudur. Denize kirlilik veren kim varsa gerek kamu, gerek özel sektör hiçbir şekilde affedilmemeli hangi cezai uygulanmak gerekiyorsa bunları uygulanmalıdır. Bunun affı yoktur. Aksi takdirde bu bir hainliktir. İkincisi arıtma tesislerinde eğer böyle olağanüstü durumlar yaşandığı zaman bu baypass edecek olan suyla alakalı olarak farklı rezervuaralar verilmemesi lazım, denize… Çünkü o kıyı kullanımına açık olan bir yer. Pek çok insan oradan mikrop kapabilir, bakteri kapabilir. Salgın hastalık oluşmasına sebep olabilir. Bunun önlenmesi gerekir. Bu olayın herkese ciddi bir ders olduğunu düşünüyorum.
Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin, gerekli tedbirleri zaten aldığını alacağını ve bir daha böyle bir konuya sebebiyet vermeyecek şekilde arıtma tesislerinin işletilmesini bir daha gözden geçireceğini hatta ilave bir takım teknolojilerle buradaki yatırımlarını gözden geçirip teknik standartlara şekil ve şartlara ne şekilde daha uygun işletelim diye çalışma içine gireceğini düşünmek istiyorum. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nında bu nokta da görev ve sorumluluğunu yerine getirmediğini Sağlık Güvenlik Komutanlığı’nın görev ve sorumluluklarının yerine getirmediğini söylememiz söz konusu değil. Görev ve sorumluluklarını yerine getirmişlerdir. Ve bunu yapmışlardır. Spekülatif hiçbir not yazmadan Antalya Büyükşehir belediyesine böyle bir cezai muayede uygulamışlardır. Rakam da fena değil. İbret olması lazım ders olması lazım. Bir daha hiç kimse Antalya’da denize arıtılmış bir damla suyu vermeyi hayal etmemeli. Açık ve net söylüyorum. Hayal etmemeli. Bu noktadaki endişeleri giderici bir takım çalışmalarla Antalya Büyükşehir Beldiyesi Arıtma tesislerinin nasıl işetildiği noktasındaki endişeleri ortadan kaldıracak şekilde açıklamalarını yapmalı”
CEM ARÜV KİMDİR?
1992 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Çevre Mühendisi olarak mezun olduktan sonra, yine aynı yıl, Arüv Çevre Mühendislik Müşavirlik Hizmetleri İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ nin kurucusu olarak, iş hayatına başlamıştır.
Mühendislik çalışmalarını; yatırımların, projelerine uygun, planlanan zamanda, planlanan maliyetlerle, mevzuat yükümlülüklerini yerine getirerek ve doğru iş planlamasının yapılması ile gerçekleştirilmesi gerektiği anlayışıyla sürdürmektedir. Ülkemizde bir ilke imza atarak, yatırımların hayata geçişi sırasında adım adım “izleyeceği yolu” tarifleyen ve kısaca “izin süreçleri yönetim planlanması” olarak adlandırılan yöntemin ilk kurucusu olmuş ve bu planın her yatırımda uygulanmasını sağlayan firmanın yöneticisi konumunda, çalışmalarına devam etmektedir.
Şirket vasıtasıyla, verilen tüm müşavirlik ve izin süreçleri yönetim planlamasına yönelik danışmanlık hizmetlerinde, görevli mühendis çalışma ekibinin başında “kurum lideri” olarak yer almaktadır.
Yorumlar
Loading…