Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren ANTGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Osman Sert, şunları konuşu: “1,5 hafta önce ülkece seçim sandığına gittik ve milletvekili seçimlerini tamamladık. İlimizin milletvekilleri belli oldu. Kendilerine başarılar diliyorum. Her biri önemli bir sorumluluk yüklendiler. İlimizin son derece önemli ve kronikleşm iş sorunları var; Göç sorunu, raylı sistem ve ulaşım altyapısı, barınma sorunu, yabancıya konut satışı, artan konut ve kira artışları, bununla birlikte istihdam sorunu gibi kentimizi son derece ilgilendiren konuları hem kamuoyuyla paylaştık hem de ziyaretimize gelen siyasi parti temsilcilerine ilettik. Diğer siyasi partilerin il başkanlıklarına da raporumuzu ulaştırdık. Tüzüğümüze uygun bir şekilde üzerimize düşeni bir sivil toplum kuruluşu olarak yerine getirmeye çalıştık.
İş dünyası olarak kısa vadede isteğimiz finansmana erişim sorununun ortadan kalkması ve fiyat istikrarıdır. Hem işveren olarak hem de tüketici olarak bu durumdan hoşnut değiliz. Merkez Bankası net rezervimiz -60,6 Milyar dolar. Cds risk primimiz 700 puanlara ulaşmış durumdadır. Dünya’da enflasyon var bunu kabul ediyoruz. Fakat en yüksek enflasyon olan ülkeler arasında olmayı kabul etmemiz mümkün değildir.
Gençler, iş insanları, memur ve emekçilerimizi umutsuz ve mutsuz görmek istemiyoruz. Bağımsızlığını şehit kanlarıyla kazanmış bir ülkenin evlatları olarak ve yarınların yani çocuklarımızın emanetçileri olan bizler elimizden geleni yapıyor fakat ivmenin pozitife yönelemediğini görüyoruz.
Pazar günü Cumhurbaşkanlığı seçimini gerçekleştireceğiz. Seçilecek olan adaya başarılar diliyoruz. Çünkü başarılı olmasına çok ihtiyacımız var. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde baştaki kişiye büyük yetkiler veriliyor. İcracı bir makam. Ekonomide, sosyal ve demografik yapıda ağır problemlerle karşı karşıyayız. Adalet sisteminden, eğitime, ekonomiden, sektörel düzenlemelere kadar hemen her alanda atılacak adımları, yapısal reformları konuşmamız gereken süreçte TV kanallarında aynı kişilerin konuştuğu kısır söylemlere hapsolmuş durumdayız. Bu sürecin tamamlanmasını ve artık önümüze bakmayı istiyoruz.
Türkiye’yi, seçimi amaç olarak gören bakış açısından kurtarmak zorundayız. Seçim, biz vatandaşlar için amaç değildir, daha güçlü bir Türkiye, daha yüksek bir refah düzeyi için araçtır. Bizler takımımızı şampiyon yapmaya uğraşmıyoruz, içinde olduğumuz gemiyi doğru limanlara taşıyacak yöneticileri seçiyoruz. Ülkenin tüm gerçeklerini arka plana atan, adeta aday dedikodusuna dönüşen seçim süreçleri, halkı birbirine düşüren söylemler, hepimize zarar vermektedir. Bu ülke sakin limanlara ancak birliktelikle, ortak akılla ulaşabilir. Birbirine inanmamış, ortak değerleri benimsemem iş hiçbir toplum başarıya ulaşamaz. Ayrışarak değil, birleşerek başarılı olacağımızı düşünüyorum. Bunu asla aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor. Bugün Oytun Hocamızın sunumlarıyla markalaşma konusunu konuşacağız.
Sanayimiz de çevreci niteliğiyle büyümekte, ismini uluslararası pazarlara duyurmaktadır. Antalya turizmi tek başına ülke turizminin 3’de 1’ini temsil etmektedir. Antalya örtü altı tarımsal üretimi ülkemiz üretiminin yaklaşık yarısı kadardır. Antalya OSB kabına sığmamakta, yeni OSB ihtiyacı ilçelerdeki OSB yatırımlarıyla giderilmeye çalışılmaktadır. Lüks yat üretimi gibi katma değerli sektörlerde bizleri gururlandıran başarılar ortaya konmaktadır.
Bu tablo gurur vericidir ve kentimizin her bir ferdinin bu başarıda doğrudan ya da dolaylı emeği vardır. Ancak biliyoruz ki ilimizin ve sektörlerimizin katma değer kapasitesi mevcut verilerin çok üzerindedir. Bunu tam kapasiteye ulaştırmak zorundayız. Bu noktada hepimize büyük bir sorumluluk düşmektedir.
Bildiğiniz üzere kârı, fiyat ve maliyet arasındaki fark belirler. Fiyatı belirleyen unsurların başında da marka değeri gelmektedir. Eğer marka gücün varsa yüksek kar marjıyla, yüksek katma değerle çalışırsın, marka gücün yoksa düşük kar marjıyla, hatta en kötüsü olan fiyat rekabetiyle hayatta kalmaya çalışırsın.
Bu durum sadece işletmeler için değil, ülke ekonomileri için de böyledir. Biliyoruz ki marka sayıları ile ülke ekonomileri arasında yüksek bir korelasyon vardır. Güçlü ekonomiler, güçlü markaları ile üretim zincirinin halkalarında yer almaktadırlar, sektörleri yönetmektedirler. Güçlü markalar da yüksek katma değerleri ile kendi toplumlarına gelir artışı ve refah getirmektedirler.
Türkiye olarak bu konuda çok daha yoğun çalışmamız, mesafe almamız gerekiyor. Verilere baktığımızda, dünyanın en zenginleri listesinde gördüğümüz Türk iş insanı sayısını, dünyanın en büyük markaları listesinde maalesef göremiyoruz. Diğer taraftan marka başvurularında ve tescilde son 3 yıldır düzenli bir artış gördüğümüzü de söylemeliyiz. Ülke genelinde marka başvuru sayısı 10 yıl önce 110 binlerdeyken 2022 de 210 bin düzeyinde gerçekleşti. 64 bin düzeyindeki tescil sayısı da 156 binlere çıktı.
Antalya verilerine bakacak olursak: marka başvuru ve tescil sayısında İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa’dan sonra 5. sırada yer alıyoruz. 2022 yılında 7109 marka başvurusu, 4832 marka tescili gerçekleştirmişiz. 10 yılda marka başvuru sayımız 2,7 kata, tescil sayısı da 3,2 kata çıkmış durumdadır.
Bunlar olumlu sinyallerdir. Son süreçte yaşanan yüksel iş seyri ülke genelinde markalaşma bilincinin düzenli bir artış ivmesi ile yayıldığını gösteriyor. Ancak bu bilicin yaygınlaştırılmasında hem ülke düzeyinde hem de işletmelerimiz düzeyinde arzu ettiğimiz hızı yakalayamadık.
Bir dönem Antalya’da markalaşma seferberliği başlamıştı. Antalya üst markası hedefi ortaya konmuştu, işletmelere markalaşma eğitimleri, destekleri verilmişti. Biz bunun faydasını başvuru ve tescil verilerinde gözlemlemiştik. Ulusal işletmeler için Turqality projesi güçlü bir rüzgâr oluşturmuştu. Çok sayıda işletme bu destek ile uluslararası pazarlara kendi markaları ile çıkmışlardı. Bu marka rüzgârına tekrar ve çok daha güçlü şekilde hem ülke olarak, hem il olarak ihtiyacımız var. Oytun hocamın söylemleri bu konuda ufkumuzu açacaktır.
Sözlerimi tamamlarken, seçim sonrası yapısal reform takviminin önümüze ivedilikle konmasını beklediğimizi tekrar belirtiyor. Adaletin herkes için eşit olduğu bir temelde, Cumhuriyetimizin nefesi kadınlarımızın haklarını ve kazanımlarını yücelterek, eğitim sistemimizi katma değer üretecek bir yapıya kavuşturarak, gençlerimizi geleceğe umutla bakacak şekilde yetiştirerek, bilimi ışık alarak, laik ve üniter devlet yapımızı koruyarak aydınlık yarınlara ulaşabileceğimizi düşünüyorum. Antalya Genç İş İnsanlarının kıymetli paydaşları ve değerli konuklar, şundan eminim ki bu salonda ki herkes bu söylediklerimin gerçekleşmesi için elinden geleni yapıyor, yılmadan yorulmadan şehrimiz ve ülkemiz için çalışıyor ve katma değer sağlıyor, ne mutlu ki Antgiad çatısı altında güçlenerek ve ışık saçarak ilerlemeye çalışıyoruz. Nice yıllar birlikte olmak ve ülkemiz için çalışmak dileğiyle diyor, Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözleriyle, konuşmamı sonlandırıyorum; “Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.“
Başkan Sert’in ardından ” Markalaşma ve Pazarlama” konulu sunumunu gerçekleştiren Türkoğlu, “Kısa vadede satış, orta vadede pazarlama, uzun vadede marka” dedi. Dünya markası olabilmek için kararlı, sürekli ve birlikte çalışmanın önemini vurgulayan toplantı konuğu Özel Oytun Türkoğlu sunumunun ardından üyelerin sorularını samimiyetle cevapladı.
Yorumlar
Loading…