Kentteki bir otelde gerçekleştirilen etkinliğin açılışında konuşan ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ercan Özbek, geçen yaz mevsiminin, son 145 yılın en sıcak yazı olarak kaydedildiğini anlattı. Dünyada net sıfır yol haritasında, sıcaklık artışını 1,5 derecede tutma hedefinden geri kalındığına değinen Özbek, “Yeşil, dijital, bölgesel ve yerel tedarik zincirleri, döngüsel ekonomik yapı hem iklim, hem teknoloji politikalarının kesişme alanıdır. Yeşil geçişle verimliliği artıran yeni istihdam alanları yaratan yeşil teknoloji sektörlerine öncelik verilmesi zorunludur. Bu anlamda iklim politikaları, karbon ve su ayak izini azaltmanın, Avrupa yeşil mutabakatına uyumun, sınırda karbon düzenlemesi vergisinden kurtulmanın ötesinde sürdürülebilir, yeşil, dijital ve akıllı ekonomi ve sosyal yapıya geçiş politikaları olarak ele alınmalıdır” diye konuştu.
ÖZBEK: YEŞİL VE DİJİTAL DÖNÜŞÜM
Dünyada yeşil veya sürdürülebilir finans pazarının büyümesinin yeni fırsatları da getirdiğini kaydeden Özbek, şunları söyledi:
“Yeşil finansman pazarının bu yıl 7 trilyon dolara yaklaştığı, 10 yıl içinde 38 trilyon dolara ulaşacağı tahmin edilmektedir. Yeşil finansman Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu dış finansman için de doğru kaynak olacaktır. Orta Vadeli Planda, yeşil, dijital ve tedarik zinciri odaklı yatırımlar konusunda Avrupa Birliği’yle diyalog hedefi çeşitli açılardan doğru bir yaklaşımdır. Çünkü Türkiye üretimde uluslararası ölçeği AB’nin tedarik ağlarında kalarak koruyabilir. Yeşil ve dijital dönüşüm alanında Avrupa Birliği Draghi Raporu’ndaki 10 dikey, 5 yatay politika hedefinin her biri Türkiye için de önemlidir. Biz de benzer kapsamda çalışmalar yapmalı, döngüsel ekonomi, yetişkin eğitimi, yetenek açığının kapatılması, yenilik gibi alanlarda çok daha hızlı bir şekilde ilerlemeliyiz. Yeşil geçiş için yetenek eğitimi ve yetişkin eğitimi, iklim politikasının yalnızca ekonomi ve yatırım konusu olmadığını, yeşil toplum kültürünün oluşumuna da önem verilmesi gerektiğini ifade etmektedir. Bu noktada üniversitelerimizin ve sivil toplumun bu yönde misyon üstlenmelerini önemli gördüğümü de vurgulamak isterim.”
‘KALKINMANIN ANAHTARI’
Antalya’da turizm ve tarım bölgesi olması, göç alması ve hızlı kentsel büyümesi, çevresel, ekonomik, sosyal sürdürülebilirlik konusunda daha duyarlı olunması gerektiğine işaret eden Özbek, “Küresel rekabette yeşil sertifikasyonun şirketlerle birlikte şehirleri de ilgilendirdiğini belirtmeye ihtiyaç yoktur. Yeşil, dijital, döngüsel değer zinciri bölge, şehir ve kırsal kalkınmanın anahtarıdır. İllerimizin, ilçelerimizin her biri bu çerçevede kalkınma programlarına sahip olmalıdır. Bu süreci sürdürülebilirlik felsefesine uygun yönetişim ilkeleri içerisinde merkezi idare, yerel yönetim, kamu, özel sektör, sivil toplum iş birliğiyle yürütmeliyiz” dedi.
BAŞKAN BÖCEK: ÖNLEM ALMAMIZ GEREKİYOR
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, iklim krizinden en çok etkilenecek kentlerden Antalya’nın temel dayanağı çevre değerlerinin büyük risk altında olduğuna dikkati çekti. Son yıllarda artan aşırı yağışlar, seller, hortumlar, yüksek sıcaklıklar, mega orman yangınları gibi çevre felaketinin iklim krizine karşı önlem alınması gerektiğini vurgulayan Başkan Böcek, “Örtü altı yetiştiriciliğinde ilk sırada olan, tarımda ihracatın yanı sıra ülkemizin yüzde 50’ye yakın ürün ihtiyacını karşılayan Antalya’mızın, aynı zamanda 27 milyon yerli yabancı misafire ev sahipliği yapan turizm kentimizin iklim değişikliğinden göreceği zararlar ulusal ve uluslararası boyutlarda olabilecektir. Antalya Büyükşehir Belediyesi olarak göreve geldiğimiz günden bu yana bu bilinç ve sorumluluk ile hareket ediyoruz. Antalya’mızın sahip olduğu zengin çevre değerlerini korumak ve gelecek nesillere taşımak için nötr karbon hedefimizle ilerliyoruz. İklim değişikliği ile mücadele ve uyum kapsamında tarım, turizm, peyzaj, ulaşım, altyapı, kültür ve sanat gibi birçok alanda çevre odaklı, bilime ve tekniğe dayalı, ortak akılla çalışmalarımızı sürdürüyoruz” diye konuştu.
‘DOĞA DOSTU PROJELERİMİZE DEVAM’
Gerçekçi, sürdürülebilir çalışmaları uygulamaya özen gösterdiklerini anlatan Başkan Böcek, şunları söyledi:
“Maliyeti her ne olursa olsun temiz enerji yatırımlarına, çevre dostu ulaşım araçlarına, akıllı şehir ve yeşil şehir uygulamalarına, uzun vadeli çevre ve doğa dostu projelerimize yatırım yapmaya devam edeceğiz. Görevde olduğumuz son 5 yılda yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde almış olduğumuz 20 çevre ödülü çevreye karşı hassasiyetimizin en önemli kanıtıdır. TSE tarafından İklim Dostu Kuruluş Belgesi alan ilk belediye olarak binamızda karbon emisyonunu sıfırladık. Şimdi sıra Antalya’mızı iklim dostu kent yapmakta. Bugünkü zirve, iklim değişikliğine dirençli bir kent olmamız konusunda atılacak somut adımları ve yol haritasını belirleyecek, nötr karbon Antalya hedefimiz için kılavuzluk yapacaktır.”
VALİ ŞAHİN: BİR AVUÇ ÇEVRECİNİN PARANOYAK KORKULARI DEĞİL
Antalya Valisi Hulusi Şahin de dünya tarihinde insan yaşamı boyunca görülmeyen değişikliklerin birkaç yıl içerisinde yaşandığını anlattı. Bu yaşananların tesadüf olmadığını ifade eden Vali Şahin, tarihin en kurak, en sıcak yazının geride kaldığını ve en büyük deprem, fırtına gibi doğa olaylarının meydana geldiğini belirtti. Son 250 yıl içerisinde dünyaya hakim olan ‘ne olursa olsun kazanmak, sömürerek’ anlayışının başarının ölçüsü olarak görüldüğünü belirten Şahin, “Bu anlayışın zehirli meyvelerini topluyoruz. Bu anlayış bizi, insanlığı, dünyayı, uçurumun kenarına getirdi. Artık geri dönüşü olmayan noktaya geldik. İklim krizi füturistik yaklaşım değil ya da bir avuç çevrecinin paranoyak korkuları değil. 12 maymun filminden çıkmış senaryo değil. İklim krizi gerçek. İklim değişikliği ve sonucu olarak yeni normal, masanın üzerinde duruyor. Bunun için hazırlanmak ve hazırlıklı olmak lazım. Aksi takdirde bazı toplumlar, şehirler, ülkeler tarih sahnesinden silinecek. Hazırlıklı olursak belki bu krizi atlatırız” diye konuştu.
KARBON NÖTR FANTEZİ DEĞİL SORUMLULUK
Film senaryosundaki doğa hadiselerinin Antalya’da yaşanmaya başladığını ve görülmeye devam edeceğini kaydeden Şahin, “Hazırlanmalıyız. Torosların zirvesinden süzülen ovalarımızı besleyen sularla tarım yapıyoruz. Bu sular azalıyor. ABD’de görülen hortum yakınımızda oluyor. Tarım, turizmi yeniden dizayn etmeliyiz. Her şey dahil, tüketelim parasını verelim, bunu yaparsanız hayır. Deniz bitti. Tüm anlayışlarımızı yeni normale göre dizayn etmeliyiz. Yeni tarım, turizm, sanayi. Karbon nötr fantezi değil sorumluluk. Bunun için çalışmalıyız. Her türlü faaliyeti iklim değişikliğini hesap ederek maliyetini kucaklayarak yapmak zorundayız. Bunu iyi planlamalıyız.”
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE ETKİLERİ KONUŞULDU
Açılış konuşmalarının ardından 4 farklı oturumda gerçekleştirilen organizasyonda ‘İklim Değişikliği Zirvesinin Düzenlenmesindeki Amaç ve İklim Değişikliğinin Batı Akdeniz Bölgesi’ne Muhtemel Etkileri’, ‘Yerel Yönetimlerde İklim Değişikliği ve Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri’, ‘İklim Değişikliğinin Batı Akdeniz Bölgesi Ekonomisine ve Yeşil Dönüşüme Uyum Sürecinin Yaratacağı İktisadi Etkiler’ ile ‘İklim Değişikliği Kapsamında Kamu Tarafından Yapılan Mevzuat Çalışmaları’ değerlendirildi.
İlk oturumda Akdeniz Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. İbrahim Ethem Karadilek ‘İklim Değişikliği Ekseninde Su Kaynakları Yönetimi’, Ekolojik Tarım Organizasyonu (ETO) Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Uygun Aksoy ‘İklim Krizi ve Tarım – Gıda Sistemleri’, Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü Öğretim Görevlisi Öğr. Gör. Dr. Tamer Atabarut ‘İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Perspektifinden Turizm’ konusunu anlattı.
Comments
Loading…