Ta ki; Konyaaltı Sahili’nin uzun yıllar Alkoçlar’a altın tepsiyle sunulmasına kadar…
Evet… Antalya’da kent bilinci vardı.
Antalya’da yaşayanlar sahille (Konyaaltı, falezler) ve Antalyaspor’la ilgili olumsuz bir adım atıldığında refleks veriyor, uyuyan dev birden kükremeye başlıyordu.
Toplumun kent bilinci sahillere yapılan haksızlığa karşı tek ses olup, birbirine rakip, hatta düşman dahi olsa yaşadıkları kentin değerlerine ortak ses çıkartıp sahip çıkma adına elinden geleni ortaya koyuyordu.
Bugünlerde de aynı refleksi veriyor uyuyan dev…
Antalya’nın Muratpaşa İlçesi sınırları içinde bulunan sahil bandında falezler adeta katledilip, üzerine binalar, demirler, plaj platformları çakılıp daha çok para kazanma adına cinayeti süsleyenlerin her geçen gün sayısının arttığını görüyoruz.
Çok değil bir yıl içinde değişime uğrayan, inşaat makinelerin sokulduğu falezlerin yok edilişine yetkililerin ses çıkarmamasını hayretler içinde izliyoruz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın sorumluluğunda olan ancak tüm Antalyalılar için değer taşıyan falezlerin bu yükü ne zamana kadar taşıyacağı ise meçhul…
Ancak faili meçhul olmadığını bildiğimiz falezlerin katliamıyla ilgili sorumluluk bakanlıkta deyip kenara çekilme lüksümüz yok. Çünkü sayısız ihbarın yapılmasına karşın adeta teflon tava edasında üzerine hiç bir şey yapışmayan yetkililerin ‘bizim sorumluluğumuzda değil’ cümlelerine karşı kapı kapı katliamı durduracak bir baba yiğit arıyoruz.
Kapı kapı yetkili ararken, falezlerin üzerine yapılan yeni bir cinayetin peşinde buluyoruz kendimizi…
Seri cinayetler işlenirken bakanlık müdahil olmuyorsa bu kentin büyükşehiri var, ilçe belediyesi var, milletvekilleri var, siyasi partilerin il başkanlıkları, ilçe başkanlıkları var. Var da var..!
Yetkilileri harekete geçirmek için kent bilincini taşıyan Antalyalılar kadar dün seçilen bugün Antalya’ya sahip çıkması gereken herkesin cinayeti izlemek yerine engellemeye çalışmasını beklemek ahmaklık olmamalı…
Değer yargılarımızla birlikte değerlerimiz de tek tek yok edilirken, doğal alanlarımıza karşı işlenen suça yarın intihar süsü vermek isteyenler ise kent tarihinin sayfalarında yerini alıyor.
Akdeniz Üniversitesi’nde yapılan araştırmada falezlerin her geçen gün riskli hale geldiğini, denize doğru kaydığını, içinde oluşan boşlukların çökme riskini arttırdığını dile getirilmişti.
Geçtiğimiz yıl da Akdeniz Üniversitesi İnşaat Bölümü’nden Prof. Dr. Ramazan Özçelik, falezlerde acilen önlem alınması konusunda çağrıda bulunup, ” Falezler bizlere bir doğa mirasıdır. Falezlerin üzerine inşaat yapmak olası değildi. Dolayısıyla bu tarihi mirasımızın üzerine yapı yapılması kabul edilebilir değil. Bazı bölgelerde yapıların falezlere dibine kadar yaklaştığını görmekteyiz. Gözle bakıldığında risk teşkil ettiğini söyleyebiliriz. Doğanın üzerine bu şekilde müdahale etmek ve inşaat yapmak asla kabul edilebilir gibi değil” demişti.
Bilim adamları demişti diyene kadar falezlerin üzerine betonarme binalar inşa ediliyor, demir çubuklarla plajlar konduruluyor, sahil ve kum yok ediliyor.
Peki bu duruma kim ses çıkarıyor, Antalyalılar!
Yetkiliye sesini duyaramayanlar, cinayeti engellemek adına biz gazetecilere ulaşıyor. Sorumluluk almayan yetkililere bizler de avazımız çıktığı kadar bağırıyoruz:
Sesimizi duyan var mı?
Yorumlar
Loading…