Fitoterapi, bitkilerin kimyasal içeriklerinin araştırılması, bu içeriklerin hastalıkların tedavisinde ve önlenmesinde kullanılan faydalı bitkisel ilaçlar haline getirilmesi amacını gütmekte olan bir bilimdir. Bitkisel tedavilerin denenmesi ve kullanılması günümüze kadar çok eski çağlardan gelmiş, uzun bir süreç atlatmıştır. Eski çağlarda direkt hastalığı ortadan kaldırmaya yönelik kullanılan bitkisel tedavi yöntemleri, günümüzde ise zinde bir yaşam ve hastalığın önlenmesinde yardımcı olarak kullanılmaktadır.
KÖKEN:Fitoterapi kavramı, 1913 yılında ilk kez terimi kullanan ve 1922’de ilk olan Précis de phytoteplie’nin (“Handbook of Phytotherapy”) çeşitli baskılarını yayınlayan Fransız doktor Henri Leclerc’den kaynaklanmıştır.
Fitoterapi Uygulamaları Hangi Alanlarda Kullanılır?
Solunum yolu hastalıklarında (nezle, grip vb.)
Sindirim sistemi hastalıklarında (iştahsızlık, kabızlık vb.)
Sinir sistemi hastalıklarında (uykusuzluk, asabiyet)
Üriner sistem hastalıklarında (idrar yollarındaki problemler)
Kadın doğumsal hastalıklarda (adet dönemindeki problemler, menapoz vb.)
Cilt hastalıklarında fitoterapi ürünlerinden (bitkisel çaylar ve ilaçlardan) faydalanılmaktadır.
Fitoterapik ürünler hakkında birçok çalışma yapılmış, ürünler denetlenmiş ve güvenilirliği kanıtlanmıştır.
Tıbbi ilaçların belli bir dozajı olduğu gibi bitkisel ilaçlarda da belli bir dozaj vardır ve çok fazla tüketilmeleri toksik etkiye neden olabilir.
Ürünler iyi tarım uygulamalarından elde edilen mahsullerle yapılmaktadır, nasıl elde edildiği bilinmekte ve hiçbir kimyasal etkiye maruz bırakılmamaktadır.
Fitoterapi ürünlerinin kaplanmasında da bitkisel ürünlerden yararlanılmakta ve bu şekilde muhafaza edilmektedir. Ürünlerde hiçbir hayvansal ürüne yer verilmemektedir.
Avrupa ülkelerinde doğal tıp okullarında, fitoterapi yöntemi yaygın olarak öğretilmekte ve kullanılmaktadır. Ülkemizde ise fitoterapi eğitimi, Doğal Yaşamı Destekleme Derneği tarafından profesyonel bir şekilde verilmeye başlanmıştır.
Ülkemiz konumu gereği Avrupa ülkelerine göre, bitkisel açıdan 3 kat daha zengindir. Bu durumda fitoterapinin daha fazla gelişim göstermesi beklenmektedir. Ama irdeleyecek olursak son yıllarda her ne kadar fitoterapiye rağbet, kimyasalların toksik ve yan etkilerinden uzaklaşmak ve doğala yönelmek amacıyla artmış olsa da, ülkemizde genel olarak fitoterapiye karşı bir önyargı bulunmaktadır.
Bu önyargıyı ortadan kaldırmaya yönelik doktorlar tıbbi ilaçlara takviye olarak eczanelerdeki bitkisel ilaçlardan yararlanabilir, sağlık personelleri fitoterapi hakkında bilgilendirilip, eğitilebilir. Böylelikle fitoterapiye yönelim arttırılabilir.
Yorumlar
Loading…