İçimizde ailesini, yakınlarını kaybetmiş, evinden yuvasından olmuş, eline geçirdiği battaniye ile sokak ortasında biçare kalakalmış yüzbinlerce insanın yerine koyarak empati yapmayan kimse yoktur sanırım. Çok üzüldüler, çok üşüdüler, susuz kaldılar.
İçimize işleyen bu acıyı biraz olsun hafifletebilmek, iki haftadır hayatta kalanlara destek olabilmek için herkes kendi imkânları dahilinde yardım elini uzattı, uzatıyor.
Kimisi arabasının bagajını acil ihtiyaç malzemeleri ile doldurup soluğu Hatay’da, Kahramanmaraş’ta alırken, kimileri gözyaşları ile paketledikleri yardım kolilerine mektuplar ekleyerek gönderdi. Neye, ne kadar yetebildik bilmiyorum. İyi niyetle, umutla uzatılan her el öpülesidir. Bu yardımların çoğu sessiz sedasız gerçekleşiyor. İyilik de sessizdir zaten. Birbirini hiç görmemiş tanımayan insanlar, birbirine destek oluyor. Uzaklarda bir yerlerde, dondurucu soğukta kendi ördüğü berenin üşümüş bir başı ısıttığını, soğuktan çatlamış ellere bir çift eldivenin giydirildiğini hayal eder iyilik sahibi.
‘İyilik iyidir. İyiler de iyidir…‘
Sadece deprem bölgesi değil, depremden kurtulup kendini bir yerlere atabilenlerin olduğu yeni diyarlarda da dayanışma ve destek gerekiyor. Bu şehirlerin başında Antalya geliyor. Antalya Valisi Sayın Ersin Yazıcı‘nın bildirdiğine göre bugüne kadar 140 bin depremzede Antalya’ya geldi. Bu sayı her geçen gün artıyor ve artacak. Gelenlerin 75 bini otel ve diğer konaklama tesislerine yerleştirildi. Bu sayının da önümüzdeki günlerde artması kuvvetle muhtemel.
Depremzedelerin Antalya’ya gelmeye başlaması ile 6 Şubat’tan itibaren zamana karşı bir yarış başladı. Kapalı olan birçok otelin bir iki gün içinde kış şartlarında açılması, yeterli personel bulunması ve hizmet vermeye hazır hale gelmesi pek kolay olmadı.
İlk etapta depremzedeye başını sokacak sıcak bir oda, yatacak rahat bir yatak ve üç öğün yemek imkânı sunabilmek için bütün imkânlar seferber edildi. Artan talep üzerine daha önce planlanan 15 bin oda kapasitesinin üzerine çıkıldı ve planlanandan çok daha fazla depremzedeye konaklama imkânı sağlandı. Antalya ilk kez böylesine bir durumla karşı karşıya kalıyor, bu kısıtlı zamanda eksikler, hatalar olabilir, affola…
Depremzedeler yeni dünyalarına ayak uydurmaya çalışırken, turizmciler bir taraftan önümüzdeki haftaları, ayları şimdiden planlamak zorundalar. Zira mart ayı ile birlikte rezervasyon yaptıran misafirlerin gelişleri başlayacak. Her ne kadar rezervasyon akışı son iki haftada biraz yavaşlamış olsa da tatilcilerin önemli bir kısmı tatilinden vazgeçmeyecek.
Bu bağlamda mart ve nisan aylarında Antalya’ya beklediğimiz yaklaşık 1 milyon turistin önemli bir kısmı tatil için gelecektir. (2022 yılında 930 bin) Bu sürede depremzedelerin geri dönemleri de beklenmemelidir. Öyle görünüyor ki Antalya’da uzun bir süre daha kalmak zorundalar. Bu durum da konakladıkları oteller yerine, yeni konaklama imkânlarına ihtiyaçları olacaktır.
Matem ile tatil aynı çatı altında mümkün görünmüyor. Bu konunun şimdiden planlanması ve adım adım hayata geçirilmesi hem depremzedeleri, hem turistleri tedirgin edecek, üzecek gereksiz tartışmaları ortadan kaldırır.
Yine zor bir sınavdan geçeceğiz. Hiçbir turizmci ‘turist geldi, depremzede unutuldu’ söylemine maruz kalmak istemez. Depremzedelerin unutulmadan, mağdur edilmeden otellerden, yeni konaklama alternatiflerine geçiş süreci mart ayı içinde başlayabilir. Bu konuda otelci ile depremzedeyi baş başa bırakmak ve hatta karşı karşıya getirmek zor dönemde depremzedeye kapısını açan otelciye haksızlık olur.
Konu sadece otelcinin konusu değil, sosyal ve ekonomik boyutu ile bütün şehrin dinamiklerine dokunan ve önemle üzerinde çalışılması gereken ve de ilk kez yaşanan farklı bir gelişmedir. Rusya-Ukrayna savaşının üstüne, yaşanan bu büyük depremle birlikte şehrin nüfusu artmış ve demografisi değişmiştir. Trafikten enerji tüketimine, günlük ekmek kapasitesinden yeni iş olanaklarına kadar, daha birçok konunun bu bağlamda değerlendirilerek, yeni çözümlere yönenilmesi kaçınılmazdır.
Zor bir sınav bu. Savaştan kurtulanlara kucak açan Antalya, şimdi de depremzedelerin güvenli sığınağı olmuştur. Yönetmesi pek kolay olmayan bu süreci Antalya el ele verip, topyekün çalışarak üstesinden gelecektir.
depremzede de bizim, turist de bizim.
Yorumlar
Loading…