Tohum üretiminde 2023 hedefi 1.5 milyon ton

 Antalya’daki dünyanın en büyük örtü altı tarım sektörü fuarı ‘Growtech 20’nci Uluslararası Sera, Tarım Teknolojileri ve Hayvancılık Ekipmanları Fuarı’nda, ‘Tohumu Uzmanından Dinleyin’ başlıklı panel düzenlendi. Yüksel Tohum Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yüksel, Selçuk Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Bağcı ile TSÜAB Başkanı Yıldıray Gençer, panele konuşmacı olarak katıldı. Etkinlikte, 70’ten fazla ülkeye tohum ihraç eden Türk tohumculuk sektörünün 30 yılda katettiği mesafeyle bazı ürün gruplarında birçok ülkeden önde olunduğuna vurgu yapıldı. Panelde konuşan TSÜAB Başkanı Yıldıray Gençer, Türk tohumunun tarihteki gelişimi hakkında bilgi vererek, “Gıdanın, dolayısıyla tohumun ne kadar önemli olduğunu ve tohuma sahip olanın aslında gıdaya sahip olduğunu pandemi sürecinde gördük. Türk tohum sektörü, genç bir sektör. Gelinen noktada Türk tohumculuk sektörü kısa sürede başarı hikayesi yazdı. Bugün itibarıyla 70’ten fazla ülkeye tohum ihraç ediyoruz” diye konuştu.

Gençer, 300 yıl önce başlayan diğer ülkelerle rekabet eder hale gelindiğini belirterek, “2023 yılında tohum üretimini 1,5 milyon ton olarak hedefledik ve bu hedefe ulaşacağımızdan eminim. Farklı ürün gruplarıyla ilerlerken bazı ürün gruplarında Ar-Ge çalışmasına gerek olduğunu görüyoruz. Devletin bu konuda yaptığı destekler oldukça önemli. Türk tohum sektörü olarak dünyayla yarışır hale geldik. Türk tohumuna kesinlikle güvenin” dedi.

 TOHUMCULUK OKULU GELİYOR

TSÜAB olarak çalışmalarını sürdürdükleri Tohumculuk Okulu hakkında da bilgi veren Yıldıray Gençer, şunları söyledi:

“Tohumculuk Okulu ile tüm tarım paydaşlarına tohum hakkındaki bilgileri ulaştıracağız. Ülkemizde maalesef yanlış bilgi çabuk yayılıyor ve biz bunu engelleyemiyoruz. Tohumculuk Okulu ile yanlış ve deforme bilginin önüne geçeceğiz.”

‘HOLLANDA VE İSRAİL İLE YARIŞIYORUZ’

Mehmet Yüksel ise 1980’li yılların 2’nci yarısından sonra atağa kalkan Türk tohum sektörünün, geride kalan 30 yılda önemli mesafe katettiğini söyledi. 30 yıl önce ‘Tohumu İsrail ve Hollanda’dan alıyoruz’ söyleminin yaygın kullanıldığını belirten Yüksel, “Artık bu söylemi değiştirmek gerekiyor. Özellikle meyvesi yenen sebzelerde, örneğin domates, biber, kavun, kabak gibi ürünlerde birçok ülkeden öndeyiz” dedi.

Türk tohum sektörünün İsrail ve Hollanda’dan geride olmadığını anlatan Yüksel, “Hatta bazı segmentlerde onların önündeyiz. Türkiye, ıslah konusunda zayıf, tohumculuk konusunda ise ileri seviyede. Ata tohumu dediğimiz köy popülasyonlarının çeşitleridir. Bunları korumamız ve sonraki nesillere aktarmamız gerekir. Geleceğimizi ancak geçmişle inşa edebiliriz” diye konuştu.

‘HİBRİTLE GDO’YU KARIŞTIRMAYALIM’

Prof. Dr. Ahmet Bağcı ise hibrit tohum konusuna değindi. Türkiye’de GDO (Genetiği değiştirilmiş organizmalar) ile hibrit konusunun karıştırıldığını belirten Prof. Dr. Bağcı, “Dünyada, her gün 750 milyon insan hiçbir şey yemeden yatağına giriyor. 2 milyar insan da açlıkla karşı karşıya. Bu kadar aç insanı ancak fotosentez doyuracak. Yediğimiz, içtiğimiz her şeyi fotosenteze borçluyuz. Fotosentez demek, bitki demek. Bitki fotosentez yapmazsa biz yaşayamayız” dedi.

Hibrit kelimesinin araba markalarında kullanılınca kulağa hoş geldiğini, tarımda kullanılınca insanların kötüymüş gibi algıladığını kaydeden Prof. Dr. Bağcı, “Hibrit demek birim alanından daha fazla verim almak demek. Hibriti GDO ile karıştırıyorlar. Hibrit, iki saf hattın melezlenmesiyle üretilen döldür. Mısırdan örnek verelim. Hibrit olmayan bir mısırdan dekar başı 300-500 kilo ürün alırken hibrit olan bir mısırdan dekarda bin ton ürün alırsınız. Evet, hibrit fazla su ve gübre ister ama gerekli yetiştirme tekniklerini uygularsanız birim alanda 300 kilo alacağınız yerde 1 ton alırsınız. Verim alamazsak o ürün açığını ithal etmek zorunda kalacağız. Hibrit doğaldır, GDO ile karıştırmayalım” dedi.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Loading…

0

Artık bir şey yapalım

Beatles ve Elvis, Vivaldi ve Bachla buluştu

Antalya Haberleri: Beatles ve Elvis, Vivaldi ve Bach’la buluştu